Emine Erdoğan'ın himayesinde Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı iş birliğiyle gerçekleştirilen "Geleceğimi Koruyorum" projesi kapanış toplantısında, toprak ve su konulu resim yarışması ödül töreni düzenlendi. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığında düzenlenen törenin açılış konuşmasını yapan Emine Erdoğan, "Hayata geçirilen bu proje kapsamında evlatlarımız yüksek hassasiyetler kazandılar." dedi.
Haber: Neslihan AKTAŞ
Kamera: Altay TÜRÜNG
Fotoğraf: İbrahim BAĞCI
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı işbirliği ile yürütülen "Geleceğimi Koruyorum" isimli sosyal sorumluluk projesinin kapanış toplantısına katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan yaptığı konuşmada, “Toprak ve su kaynaklarının yönetimini doğru yapar, çevre dostu politikalar geliştirir, israfın önüne geçersek çocuklarımıza daha iyi bir dünya bırakabiliriz." dedi.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Mehmet Akif Ersoy Toplantı Salonu’nda yapılan tören Toprak, Gübre ve Su Kaynakları Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’nün hazırladığı sinevizyon gösterisiyle başladı.
Emine Erdoğan'ın himayesinde yürütülen "Geleceğimi Koruyorum" isimli sosyal sorumluluk projesi kapsamında, su kaynaklarını bilinçli kullanmak ve doğal kaynakların korunmasını sağlamak amacıyla 30 büyükşehirde iki yıl boyunca çeşitli eğitimler alan çocuklar da salondaydı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Emine Erdoğan, su kaynaklarını bilinçli kullanmak ve doğal kaynakların korunmasını sağlamak amacıyla çocukların 30 büyükşehirde iki yıl boyunca çeşitli eğitimler aldığını söyledi.
Emine Erdoğan, sanat ve bilimin buluştuğu yerde gücün bulunduğunu, bilimin doğruya sanatın da güzele odaklandığını ve ikisinin birlikteliğinin de insanlığı yücelteceğine işaret etti.
Çocukların su ve toprak üzerine düşünürken bir yanda yorumlama becerilerini diğer yanda da hayal güçlerini geliştirdiklerini belirten Erdoğan, daha önemlisinin ise doğal kaynaklar ve çevre konusunda bilinç kazandıklarına dikkati çekti.
Emine Erdoğan, dünyanın bir yanda gelişirken bir yanda da doğal kaynaklarını hızla kaybettiğini söyledi.
Kentleşmenin, sanayileşmenin, katı atıkların büyük çevre sorunlarına sebep olduğunun altını çizen Erdoğan, "Küresel ısınma nedeniyle yaşanan iklim sorunları, gelecek yüzyılın en önemli meselesi olacaktır. Çölleşme ve kuraklık, küresel bir sorundur. Dünyada bu sorundan etkilenmeyen hiç kimse yoktur. Her yıl 100 milyon hektardan fazla tarım arazisi yok olmaktadır. Aynı şekilde 5 milyon hektarın üzerinde orman arazisi maalesef tahrip olmaktadır. Tüm bunlar 1 milyar insanın gıdaya ulaşımına manidir." diye konuştu.
Erdoğan, küresel gıda üretiminin her geçen gün azaldığını, gelişmiş ülkelerin sanayileşirken yaptığı tahribatın bedelini yoksul ülkelerin ödediğini vurguladı.
Bu nedenle sorunların merkezinde zihniyet meselesinin bulunduğunun peşinen kabul edilmesi gerektiğini ifade eden Emine Erdoğan, "Vicdanların çölleştiği bir dünyada, topraktaki çölleşmenin önüne geçmek de tabii ki zordur. Toprak ve su kaynaklarının yönetimini doğru yapar, çevre dostu politikalar geliştirir, israfın önüne geçersek çocuklarımıza daha iyi bir dünya bırakabiliriz." dedi.
"3,5 milyarı aşan fidan toprakla buluştu"
Emine Erdoğan, çocuklara sağlıklı bir çevre bırakmanın en temel sorumlulukları olduğunu belirterek, konuşmasına şöyle devam etti:
"Çünkü sağlıklı çevrede yaşamak her şeyden önce insan hakkıdır. Devletimiz, bakanlıklarımızın yaptığı başarılı çalışmalarla erozyonu önleme, toprak ve su kaynaklarını koruma konusunda büyük bir çaba içindedir. Dünyada orman varlığını arttıran ülke sayısı son derece azken, Türkiye 2023'te orman alanını ülkenin yüz ölçümünün yüzde 30'una ulaştırma hedefindedir. 2002'den bu yana 3,5 milyarı aşan fidan toprakla buluşmuştur. Güçlü tarım politikalarıyla su kaynaklarının doğru kullanımı konusunda önemli adımlar atılmıştır."
Bu çok yönlü seferberliğin eğitimle desteklenmesinin önemine işaret ederek, "Geleceğimi Koruyorum" projesinin bu anlamda bir farkındalık çalışması olduğunu anlatan Emine Erdoğan, projenin açılışında çocuklara hediye edilen yeşil defterlerin, onların toprak ve tohumla tanışmasına vesile olduğunu da söyledi.
Emine Erdoğan, ektikleri tohumun filizlenmesini beklemenin çocuklara sabrı öğrettiğini dile getirerek, tabiatın ilgi alanlarına girdiğini, ağaçların cinsini tanıdıklarını, toprakları birbirinden ayırt etmeyi öğrendiklerini ifade etti.
Kadim medeniyetlerin, su kaynaklarının bulunduğu yerde ortaya çıktığını aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
"Su kaynaklarının korunması, medeniyetin korunması demektir. Şayet gençlerimize bu bilinci verebilirsek, gündelik hayatlarında su, toprak ve çevre duyarlılığı sağlayabilirsek gelecek için umudumuz daha da artacaktır. Bizim anlayışımızda toprak aynı zamanda vatandır. Şehitlerimizin kanlarıyla sulanmış bu topraklar, sadece maddi bir unsur değildir. İstiklal şairimizin dediği gibi 'bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı. Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.' Şayet maddi ve manevi bilinci birlikte inşa edebilirsek bu emanetin hakkını da vermiş oluruz."
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik de yaptığı konuşmada projeyi Türkiye'nin geleceği öğrencilerle insanlığın geleceği olan toprak, su ve çevre konusunda farkındalık oluşturmak için hayata geçirdiklerine dikkati çekerek, günümüzde birçok değerin tahrip edildiğini söyledi.
Çelik, bilinçsiz sulama, fazla kimyasal kullanılması ve betonlaşma neticesinde her yıl 12 milyon hektar arazinin tarım dışı kaldığına işaret ederek, "Dünyada 1 dakikada 33 futbol sahası kadar tarım alanı tarım dışına çıkıyor. Programımızı tamamlayacağımız 1 saat içinde yaklaşık 2 bin futbol sahası büyüklüğünde alan tarım dışına çıkıyor. Oysa 1 dakikada 250, 1 saat içinde 15 bin çocuk dünyaya geliyor. Bir taraftan nüfus artışı devam ediyor bir taraftan da geleceğimiz olan toprağımızın elimizden kaydığını ibretle izliyoruz." diye konuştu.
39 ülkede gıdaya, 80 ülkede suya erişimde sorun yaşandığına işaret eden Çelik, 800 milyon insanın açlıkla mücadele ettiğini belirtti. Çelik, 2050 yılında dünya nüfusunun 10 milyara dayanacağını, üretimde önemli artışlar yaşanmadığı takdirde insanlığın çok büyük tehlikelerle karşı karşıya kalacağını söyledi. Çelik, "Bugün 10 milyon Suriyeli ile baş edemeyen dünyanın önümüzdeki 15-20 yıl içinde meydana gelecek 700 milyon insan hareketliliğinin nasıl üstesinden geleceğini hep beraber düşünmeliyiz. Toprağımıza sahip çıkmak durumundayız. Toprağımızı sele, yele ve bu ülke topraklarına göz diken namert ele de vermeyeceğiz." ifadesini kullandı.
Çelik, Afrika Tarım İş Forumu düzenlediklerini hatırlatarak, "Afrika'ya mutlaka gitmemiz gerekiyor. İnşallah önümüzdeki dönem içinde o arazilerin sulanması ve gerekli mesleki donanıma kavuşmalarını sağlayacağız. Türkiye iş adamları da Afrika'da çok ciddi kazanımlar elde edecektir." dedi.
"Tarımsal sit alanı ilan edilen ova sayısını 300'e çıkaracağız"
Ovalarla ilgili yapalan düzenlemelere de dikkati çeken Çelik, "Ovalarımızı koruma altına aldık. Bu hafta da büyük ihtimalle ilgili düzenleme yayımlanacak, 202 ovamız koruma altında, tarımsal sit alanı ilan ettik. Hızlı bir şekilde bunu 300'e çıkaracağız. Tespitlerimiz tamamlanınca hemen Bakanlar Kurulu kararına dönüşüyor ve böylece ovalarımızın tahribatı çok ama 'ne kurtarabilirsek' diye acele ediyoruz." şeklinde konuştu.
Çelik, Türkiye'nin gen kaynaklarına sahip çıktıklarını belirterek, yerel tohumun muhafaza edilerek geliştirilmesine yönelik çalışmaların yürütüleceğini bildirdi. Çelik, organik tarımın yaygınlaştırılmasına ilişkin çalışmaların çay ile başlayacağını, buna yönelik önemli bir noktaya geldiklerini belirterek şöyle devam etti:
"Her yaşa göre bir işin olduğuna inanıyorum. O sorumluluk getiriyor, toplum ve tabiat ile kaynaşmayı sağlıyor. Daha yaşanabilir bir dünya için çocuklarımızın yalnız internet, ekran gençliği değil, domatesi sadece markette gören gençlik değil, patatesin ağaçta olmadığını bilen bir birey olarak yetiştirilmesi gerekiyor. Nasıl olacak bu iş? Başta iki önemli Bakanlık üzerine düşen görevleri yapacak. Biz enstitülerimizi, Bakanlığımızın bütün birimlerini, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünün (TİGEM) bütün çiftliklerini Milli Eğitim Bakanlığına veriyoruz. Diyoruz ki, Enstitülerimizde faydalı böcek nasıl yetiştiriliyor? Hayvancılık nasıl yapılıyor. Gençlerimiz, yavrularımız ilkokul çağından itibaren gelsinler görsünler. Teori ve pratiği buluşturalım, gençliği geleceğe bu şekilde taşıyalım."
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz da toprağını, suyunu ve değerlerini koruyan bilinçli nesillerle Türkiye'nin yarınının aydınlık olacağını belirterek, "Geleceğimi Koruyorum" projesiyle Türkiye'nin sahip olduğu toprak ve su kaynaklarının korunması konusunda gençlerin duyarlılığın artırılmasının hedeflendiğini ifade etti.
Konuşmaların ardından Bakan Çelik tarafından "toprak" ve "su" adlı çocuk karakterlerinin içinde olduğu cam fanusta, "Geleceğimi Koruyorum" projesini temsil eden bir aranjman ile projenin başlangıcından bugünlere geldiğini anlatan albüm, Emine Erdoğan'a takdim edildi.
Bakan Yılmaz tarafından da Emine Erdoğan'a, Osmanlı dönemine ait el sanatlarıyla yapılan bir tablo hediye edildi.
Tören sonunda Emine Erdoğan, "Geleceğimi Koruyorum" projesine katılan çocuklara başarı belgesi verdi. Daha sonra resim yarışmasının ödül töreni gerçekleştirildi.
geleceğimi koruyorum
emine Erdoğan
proje
gthb
faruk çelik
ismet yılmaz
toprak su