Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın 2018 yılını buzağı kayıplarının önlenmesi yılı olarak ilan etmesinin ardından hayvan varlığını artırmak için ülke genelinde çalışmalara başlandı.
Gıda Kontrol Genel Müdürlüğü Hayvan Sağlığı ve Karantina Daire Başkanı Dr. Özhan Türkyılmaz gerçekleştirilen bu çalışmaları ve uygulanan eğitim programlarını Web Tarım TV’ye anlattı.
Haber: Ercan AKSOY
Kamera: Tolga URUN
Fotoğraf: İbrahim BAĞCI
2018 yılının Hayvan Hastalıklarıyla Mücadele ve Buzağı Kayıplarının Önlenmesi Yılı olarak ilan edilmesi nedeniyle başlatılan çalışmalar hız kesmeden devam ediyor. Ülke genelinde kayıpların önüne geçmek ve yetiştiricileri bilgilendirmek amacıyla gerçekleştirilen çalışmaları Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığında konunun en yetkin isimlerinden biri olan Hayvan Sağlığı ve Karantina Daire Başkanı Dr. Özhan Türkyılmaz aktardı.
Hayvan hastalıklarıyla mücadele ve zararlı konusunun önemi üzerinde duran Türkyılmaz, yetiştiricilerin, hem ülkenin konumu hem de hayvan popülasyonu açısından değerlendirdiğinde birçok hastalıkla karşı karşıya gelebildiklerini belirtti. Projeye sektörün tüm paydaşlarının katkı verdiğini ve yoğun bir çalışma gerçekleştirildiğini ifade eden Türkyılmaz şöyle konuştu:
“Biliyorsunuz ki ülke hayvancılığının ilerlemesi, sürdürülebilir olması açısından hayvan sağlığı çok önemli. Çünkü sağlıklı bir hayvanımız varsa sağlıklı buzağılarımız olur ve bununla ilgili olarak da sağlıklı ürünler elde ederiz. Yani tek sağlık konsept dediğimizde veya sağlıklı hayvan dediğimizde mutlaka insan gıdasını etkilediği için sağlıklı insan olarak da temel oluşturulmuş oluyor. Hem büyükbaş-küçükbaş hastalıklarıyla hem de diğer egzotik hayvan hastalıklarıyla -hiç ayrım yapmadan- tümünü bir bütün olarak düşünmek ve hastalıklarla mücadele etmemiz gerekiyor. Ülkemizde şap hastalığı, brusella, tüberküloz, koyun keçi vebası gibi birçok hastalıkla ilgili olarak mücadele ediyoruz. Burada önemli olan hayvanları hastalandırmadan koruyucu hekimliği ön plana koyabilmek. 2018 yılı içerisinde resmi birçok aşılama programımız ile biz koruyucu hekimlik adına hayvanlarımızı hastalıklara karşı bağışık kılarak bir koruma kalkanı oluşturuyoruz. Burada programlı aşılamalar dediğimiz aşılamalar var; büyükbaşlarda şap aşılamaları ve brusella aşılamasını, koyun keçide veba aşılamasını, büyükbaş ve küçükbaşta ortak olarak şarbon aşılamasını başlattık.”
Buzağı kayıpları üç ayrı şekilde incelenebilir
Sağlıklı anneden sağlıklı buzağı doğar konsepti bağlamında sağlıklı buzağılar elde edilmesi gerektiğini vurgulayan Türkyılmaz, bir hayvancılık işletmesinin devamlılığı için yavrunun esas olduğunu dile getirdi. Yavruyu elde etmek için de sağlıklı anneye ihtiyaç olduğunu belirten Dr. Özhan Türkyılmaz, sağlıklı yavrularla bir işletmenin gelirini artırılabileceğini, işletmenin sürdürülebilir kılınacağını dile getiren Türkyılmaz “Burada önemli olan nokta buzağı kayıplarını önlemektir. Buzağı kayıplarını önlemek dediğimizde biz esasında bir bütün olarak bakıyoruz ama açmak gerekirse bunu üç madde şeklinde açabiliriz. Buzağı kaybı dediğimizde bir döl verimi anlamında yani hayvanın döl tutması, gebe kalması anlamında kayıplardan bahsedebiliriz. Hayvanın gebeliğini rahatlıkla geçirip doğumunu yaptığı evre olarak bakabiliriz. Mesala brusella gibi atıklara neden olan hastalıklardan kaynaklanan buzağı kayıpları var. Yani bu gebelik dönemindeki buzağı kayıplarıdır. Bir de doğduktan sonra bakım besleme yine birçok bakteri, virüs ve parazit etkenlerine bağlı olarak buzağıların ölümü söz konusudur. O takdirde biz buzağıyı yaşatmalıyız, buzağı yaşatmalıyız ki işletme yaşasın; işletme yaşasın ki hayvancılık yaşasın ve insanlar için sağlıklı hayvansal ürünler elde edebilelim. Çünkü elde ettiğimiz buzağıyla biz bir nesil daha elde etmiş oluyoruz. Onun için bu önemli bir projedir.” dedi.
Hastalık ve benzeri etkenlerin ortadan kaldırılması veya bunun için de çevresel faktörlerin iyileştirilmesi gerektiğini belirten Türkyılmaz, “Burada önemli olan nokta sağlıklı annenin sağlıklı buzağıyı dünyaya getirmesi. O zaman da anne üzerinde gebelik döneminde programlı aşılarımızı düzenli yaptırmamızın ve annenin kuru dönemdeki bakımının iyi olması gerekiyor ki sağlıklı bir anne olsun, sağlıklı bir ilk ağız sütünü elde edelim ve buzağıya yeterli ve kaliteli ağız sütünü verebilelim. Bu, çok önemli bir nokta. Bunun yanında işletmedeki hijyen tedbirleri, doğumhanelerin hijyeni veya ahır hijyeni, göbek kordonlarının hijyeni gibi birçok nokta var bununla ilgili.” şeklinde konuştu.
“Kayıpların çoğu şaptan değil ishalden kaynaklanıyor”
Dr. Özhan Türkyılmaz şunları söyledi:
“Sayın Bakanımızın talimatıyla bu yılın hem hayvan hastalıklarıyla mücadele hem de buzağı kayıplarının önlenmesi yılı olarak ilan edildiği konusunda biz tüm yetiştiricilerimizde farkındalık oluşturuyoruz ve amacımız bu kayıpları minimuma düşürmek, en alt seviyelere çekebilmek. Buzağı kayıplarında ishal vakaları çok fazla oluyor. E. coli, rota ve corona’dan kaynaklanan veya parazit etkenlerden kaynaklanan ishal vakalarıyla karşılaşıyoruz. Bu ishal vakaları nedeniyle birçok buzağıyı da kaybedebiliyoruz. Yani E. coli, kayıplarda önemli bir yer tutuyor ülkemizde; bu da bizim teknik analiz laboratuvarından almış olduğumuz tespit edilen vakalardaki elde edilen sonuçlara göre.”
E. coli aşıları yakında il ilçe müdürlüklerine teslim edilecek
“E. coli’ye karşı da Sayın Bakanımızın talimatıyla bir Bakanlık projesi hazırladık. Bu projeyi Kalkınma Bakanlığına sunduk, kabul gördüler. Şu anda 2018 yılı içerisinde gebe hayvanlarımıza E. coliye karşı bir aşılama programı başlatıyoruz. Yani bunu 81 ilimizde resmi olarak başlatıyoruz. Bu, üç yıllık bir proje. Üç yıl boyunca biz gebe hayvanlarımıza E. coli’ye karşı aşılama yapacağız. Daha sonra belki bununla ilgili olarak rota ve corona virüsü ve diğerleri de gelebilir ama 2018’de şu anda ilk etapta E. coli’yle ilgili kayıp olduğundan dolayı bu hastalıkla ilgili aşılarımızı yapıyoruz ve bu aşılar temin aşamasında. Çok yakın zamanda il-ilçe müdürlüklerimize teslimatı olacak. Bununla beraber tüm gebe hayvanlarımızı aşılayacağız. Buradaki amaç annede bir bağışıklık oluşturmak, o bağışıklığı ağız sütü dediğimiz ilk sütle yavruya aktarmak. Bu, sağlıklı bir buzağının sağlıklı bir yaşama ilk adımıdır. Ağız sütü çok önemli bir nokta. Çünkü annedeki bağışıklıkla ilgili bütün, bir veri kaynağı gibi düşünün bunu. Annenin çevreye ve mikroorganizmalara karşı vermiş olduğu direncin bir topyekûn, ağız sütü ile buzağıya geçmesi. Buzağı bu sayede çevreye karşı bir direnç elde ediyor.
Doğum oldu, bununla ilgili göbek kordonunu bakımı, dezenfekte edilmesi vs. önemli. Hayvanın, havalandırması iyi olan ancak cereyanda olmayan, hava akımına bırakılmayan, 18 ile 22 ˚C ısıda bir alanda tutulması, altlık denilen samanların serilerek buzağının bir kulübede yaşamasının sağlanması, kulübe yoksa ahırın içinde öbür hayvanlardan ayrı bir alanda, hijyenik bir ortamda konumlandırılması, ilk olarak ağız sütünün verilmesi hayata kuvvetli bir şekilde başlangıcını sağlıyor. Çünkü buzağılarda ilk dönemlerde hastalık görülmesi buzağının sonraki yaşamında verim kayıplarını oluşturuyor.
Biz eğer ki bu hayvan varlığımızı arttırmak istiyorsak, ithalatın önüne geçmek istiyorsak ve bizden sonraki nesillere gerçekten sağlıklı gıdaların elde edilebileceği hayvancılıkla ilgili bir işletme bırakmak istiyorsak, bir hayvan popülasyonu ortaya koymak istiyorsak o zaman bu işe buzağıdan başlamamız gerekiyor. Sağlıklı buzağılarla sağlıklı işletmeler oluşturulacak. Sonra o buzağılar anne olacak, damızlık boğa olacak, bu nedenle o buzağıyı ilk anlamda korumamız gerekiyor.”
Ülkemizde yıllar bazında bakıldığında ortalama olarak 4,5 ile 5 milyon, bazı yıllarda ise 5,5, milyona çıkabilen kayıtlı buzağının olduğunu belirten Dr. Özhan Türkyılmaz, yeni doğan buzağıların doğduktan sonra ilk 90 günlük süre içerisinde TÜRKVET veri sistemi denilen sisteme kaydının yapıldığını aktardı.
“Kayıplar önlenince ithalatın kapıları da kapanır”
Türkyılmaz, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Buzağılara bu kayıt sistemine kaydediyoruz. Şu anda ülkemizde yıllara göre baktığımızda 4,5 ile 5 milyon civarında, yıllara göre değişen bir buzağı kaydı söz konusu. Bu buzağıların yüzde 10-15’lik kısmının kayıp olduğu ortaya konuluyor. Amaç burada ilk anlamda 2018 yılı içerisinde bu kaybın mümkün olduğunca aşağıya çekilmesi. Burada Sayın Bakanımızın da ifade ettiği konu, biz burada yüz bin, iki yüz bin, dört yüz bin neyse biz buzağıları kaybetmezsek ithalat anlamında da bir gerileme olur ve iki üç senelik periyotta baktığımızda kendimize yetecek hayvan popülasyonunu elde etmiş oluruz. Böylece ithalatın kapılarını da kapatmış oluruz. Sayın Bakanımızın ifade ettiği 500 bin rakamı da, biz 500 bin buzağıyı yaşatırsak 500 bin buzağı ithalinin önüne geçmiş olacağımız ve bu nedenle buzağıları yaşatmamız gerektiğidir. Sayın Bakanımız birçok kez vurguladılar. Hedefimiz de zaten bunu yüzde 5’lere çekebilmek. Yani buzağı kayıplarını ülkede yüzde 5 sınırına çekebilmek. Daha sonra ileriki çalışmalarda da bunu peyderpey bunu yüzde 4, yüzde 3’lük dilimler haline indirmeyi hedefliyoruz.”
2018 yılı başında projeyle ilgili bir eğitim programı başlattıklarını belirten Dr. Özhan Türkyılmaz, eğiticilerin eğitimi tarzında gerçekleştirilen eğitim programında üniversite öğretim üyeleri, büyük çiftliklerin danışmanları, Veteriner Kontrol Enstitüsü ve sahadaki uzmanların yer aldığını ifade etti.
Eğitim programında ilk anlamda il-ilçe müdürlüklerindeki personele eğitim verildiğini belirten Türkyılmaz, “Bu arkadaşlar gittiler, şu anda kendi illerindeki hem veteriner hekim, veteriner sağlık teknisyeni, tekniker, serbest veteriner hekimler, damızlık birliklerinin temsilcileri, yetiştiricilerimiz, süt birlikleri, bütün sivil toplum kuruluşlarıyla ilgili eğitim faaliyeti düzenliyorlar. Buradaki amaç ilk anlamda yetiştiriciye sağlıklı buzağıyı nasıl elde edeceğinin, sağlıklı buzağıyı nasıl yaşatacağının anlatılması, konsept bu.” dedi.
Her bölgede veteriner kontrol enstitüleri olduğunu ve enstitü müdürlüklerine konu hakkında talimat verdiklerini dile getiren Dr. Özhan Türkyılmaz, “İl ilçe müdürlüklerimizle birlikte koordinasyon halinde sahaya inin, sahada yetiştiricilerimize birebir eğitimler verin hastalıklar konusunda. Biz hangi bölgede hangi hastalıkla daha çok karşılaşıyoruz, bunun nasıl önüne geçebiliriz, bakım beslemeyi nasıl yapmak zorundayız? Eğer bununla ilgili bir kayıp varsa bu kaybın nedenini ortaya koyabilmek adına numune akışını nasıl sağlarız? Çünkü doğru numune ve doğru analizle doğru sonuca varırız. O zaman biz doğru numuneyi Enstitümüze nasıl ulaştıracağız? Bunları planladık ve şu anda sahada bunlar oluyor.” şeklinde konuştu.
Dr. Özhan Türkyılmaz aşılama konusu üzerinde de önemle durdu:
“Şu anda bütün aşılama programlarını ortaya koyuyoruz. Diğer nokta buzağı doğduktan sonra bir aşılama programımız var. Bu da önemli. Biz diyoruz ki eğer ki bir buzağı iki aylık olduğunda bunun hemen şap aşısını yapın. Şapla birlikte LSD aşısını beraber yapalım dedik aynı anda. Altı aylık dönemde bu hayvanlara brusella ile ilgili aşıları uyguluyoruz. Şarbonla ilgili aşıları yapıyoruz yaş itibariyle ileriki aylarda. Hem annenin bir aşılama programı var hem de doğduktan sonra buzağının bir aşılama programı var ki hayvanda bir bağışıklık oluşturalım.”
Eğitim, Yayım ve Yayınlar Dairesi çalışmalara destek oluyor
Yetiştiricilerde farkındalık oluşturmak ve onları bilgilendirmek için Eğitim, Yayım ve Yayınlar Dairesinden de destek aldıklarını belirten Türkyılmaz, “Liflet, afiş ve basılı dokümanlarımızı şu anda hazırladık. Bunları sahaya gönderiyoruz. Yine il müdürlüklerimiz ve Bakanlığın merkez teşkilatıyla beraber illerde buzağı kayıplarının önlenmesiyle ilgili sempozyumlar, paneller düzenliyoruz. Çok değerli öğretim üyelerimiz geliyorlar. Çok değerli bilgiler veriyorlar. Değerli yetiştiricilerimiz gelip kendi deneyimlerini paylaşıyorlar. Bu da çok iyi bir organizasyon. Bizim için buzağı çok değerli, bizim için buzağı bir hayat. Çünkü sağlıklı gıdaya ulaşabilmek için, sağlıklı bir nesil oluşturabilmek için sağlıklı hayvanlarımızın olması gerekiyor. Sağlıklı hayvandan da sağlıklı buzağıyı elde etmemiz gerekiyor. Onun için buzağı kayıplarını bizim kesinlikle önlememiz gerekiyor, gelecek nesillerimiz için.”
Yetiştiricilerin dikkat etmeleri gereken noktalar
Hayvan Sağlığı ve Karantina Daire Başkanı Dr. Özhan Türkyılmaz yetiştiricilerin dikkat etmeleri gerekli konuları ise şöyle sıraladı:
“Yetiştiricilerimize düşen görev şu: Öncelikle anneye iyi bakmalıyız. Gebelik dönemindeki annenin aşılama programını mutlaka takip etsinler. Kuru dönemde bakım beslemeye çok dikkat etsinler ve bununla ilgili olarak eğer ki maddi imkânları varsa işletmelerinde buzağılar için mutlaka ayrı buzağı kulübeleri ortaya koysunlar. Yoksa bile ahırlarının kenarlarında temiz bir alanda diğer hayvanlardan ayrı birer padok oluştursunlar. Doğumları ahır hijyenin uygun olduğu temiz alanlarda gerçekleştirmeye çalışsınlar. Doğan buzağının temiz bir yerde bakım beslemesini sağlasınlar. İlk ağız sütünü yeterli ve kaliteli bir şekilde buzağıya aktarsınlar. Buzağının aşı programını mutlaka yaptırsınlar. İlçe müdürlüklerimizi telefonla arasınlar, mail atsınlar. Buradaki amaç farkındalığı oluşturduktan sonra Bakanlığın yeterli aşı programını buzağıya uygulaması. Buzağı doğduktan sonra özellikle göbek kordonunun hijyenine, bakımına dikkat etmeleri gerekiyor. Yine aynı şekilde buzağı doğduktan sonra kayıt çok önemli. İşletmede bir kayıt defteri tutsunlar. Bizim için önemli olan canlı ağırlık artışı, ne zaman doğduğu, ne kadar süt içtiği, ne kadar yem yediği, ne kadar sonra sütten kesildiği, ne kadar sonra buzağı yemine başlandı, sosyalleşmesi adına ne kadar süre kendi yaş grubundaki buzağılarla bunları bir araya konuldu, bunların hepsini kayıtta tutmaları gerekiyor.”
Buzağı
buzağı yılı
hayvan hastalıkları
2018 buzağı yılı
buzağı kayıpları
Özhan Türkyılmaz
karantina dairesi
hayvancılık