TAGEM’den çağrı: "Gelin birlikte çalışalım"

27 February Tuesday, 2018
Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü, özel sektör ve üniversitelere ar-ge konusunda kapılarını sonuna kadar açarak Türkiye’de tarımın bilgi ve teknolojiyle ilerlemesi yolunda dev adımlar atıyor.
TAGEM’den çağrı: Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM), Türk gıda, tarım ve hayvancılık alanlarında yaptığı araştırmacı, yenilikçi, bilimsel ve teknolojik çalışmalarıyla adından söz ettirmeye devam ediyor.
Birçok yenilikçi projeye imzaya atan TAGEM, son dönemde özellikle özel sektör ve üniversitelere sunduğu ar-ge fırsatıyla kapılarını araştırmaya ve geliştirmeye sonuna kadar açıyor.
TAGEM; 35 ilde 50 enstitü, bu enstitülerde çalışan 7 bin 500 kişi, 285 laboratuvar, 3 bin 200 tam zamanlı araştırmacı, 210 bin dönüm dekar deneme yapabileceği arazileri, 34 gen bankası ve bu gen bankalarında 4 bin civarında türe ait 320 bin bitki, hayvan veya mikroorganizma örneğiyle Türkiye’nin en büyük araştırma organizasyonu olduğunu kanıtlıyor.
Türkiye’nin en önemli kurumlarından olan TAGEM’in yaptığı çalışmaları ve gelecekteki projelerini TAGEM Genel Müdürü Nevzat Birişik ile WEB TARIM TV izleyenleri için konuştuk.
Ar-ge çalışmalarıyla önemli başarılara imza atan TAGEM’in Genel Müdürü Nevzat Birişik, ar-ge’nin tanımını şöyle yaptı: “Tarım diye bildiğimiz bitkisel üretim, hayvansal üretim, balıkçılık, arıcılık ve ipekböcekçiliği gibi tüm alanlarda çeşit geliştirmek, onları kültüre almak, onlardan elde edilen ürünleri gıdaya veya diğer endüstriyel ürünlere dönüştürmek ile ilgili yapılan tüm bilimsel faaliyetlere biz kısaca ar-ge diyoruz”.
2017 yılında proje başına 3 milyon TL kadar çok önemli miktarda destek rakamı açıkladıklarını belirten Birişik, “Sektörden de üniversitelerden de çok ciddi kabul gördü. 2018 yılı içerisinde bu destek rakamı ile ilgili herhangi bir değişiklik yok. Ancak konu başlıkları ile ilgili değişiklikler var. Bakanlığımız ya da bakanlığımıza bağlı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü tüm Türkiye’deki en büyük araştırma organizasyonlarından bir tanesi. Bugün için Türkiye’nin 35 vilayetinde 50 enstitü, bu enstitülerde çalışan 7 bin 500 kişi, 285 laboratuvar ve 3 bin 200 tam zamanlı araştırmacımız var. Bu sayılarla birlikte bir de 210 bin dönüm dekar deneme yapabileceğimiz araziler ve 34 gen bankası ve bu gen bankalarında 4 bin civarında türe ait 320 bin bitki, hayvan veya mikroorganizma örneği var. Çünkü tarımsal ar-ge yapabilmek canlı materyalle çalışmak demek. Bu yapıyı bir arada değerlendirdiğinizde ülkenin en büyük araştırma organizasyonu” dedi.
Birişik, şöyle devam etti: “Örneğin TÜBİTAK çok bilinen bir araştırma kurumu. Enstitüleriyle birlikte ayrıca bir araştırma fonu. Aslında Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü bu yapısıyla TÜBİTAK’tan 3 kat daha büyük bir araştırma örgütü. Büyük üniversitelerimizden herhangi birisinden araştırma kapasitesi itibariyle 10 kat daha büyüğüz. Tarımsal ar-ge’de bizim yaptığımız şey, kendimiz ar-ge yaptığımız gibi özel sektör ve üniversitelerin ar-ge yapmasını teşvik ediyoruz, daha doğrusu birlikte ar-ge yapmaya çalışıyoruz. Çünkü tarımsal araştırmalar, tarımda ar-ge ve inovasyon geri dönüşü uzun yıllar alan bir çalışma. Örneğin siz bir kalem geliştirmek istiyorsanız yaklaşık 2-3 yıl gibi bir zaman harcıyorsunuz yeni bir endüstriyel ürün ya da hizmet sektöründe bir ürün geliştirmek istiyorsanız. 2-3 yıl sonunda oraya harcamış olduğunuz araştırma giderlerini finanse edebiliyorsunuz. Bu bir sağlık alanında ar-ge ise 7 ila 8 yıllık bir ortalama ile yapılan araştırma kendini fonluyor. Ama tarımda yaklaşık 25 yıl sürüyor bu. Yani bir ağaç çeşidi geliştirip bu ağaç çeşidini fidana dönüştürmeniz o fidanı birilerinin o fidandan gelir elde edip size geri ödeme yapması 25 yılı buluyor. Bu nedenle özel sektörün tarımsal araştırma yapacak kadar bir finansal birikimi ve zamanı yok. Ayrıca diğer araştırmalarda bir laboratuvar bir bina veya küçük bir arazide araştırma yapabiliyorken, tarımsal araştırmada çok ciddi bir arazi varlığına ihtiyacınız oluyor. Çünkü açık alanda ekiyorsunuz, biçiyorsunuz. Bir buğday yetiştirecekseniz birçok alanda veya farklı ekolojilerde deniyorsunuz. Bu yüklü miktarda bir arazi, işçilik ve takibat gerektiriyor. Bu nedenle özel sektör tarımsal ar-ge yapmak konusunda yeterli finansman bulamıyor. Bizim yapmak istediğimiz şey önce üniversitelerimize ve özel sektörümüze kaynak aktararak gıda ve tarım sektörünce öncelikli olan konularda ar-ge yapmalarını sağlamak”.
“Enstitülerimizi sonuna kadar özel sektöre açtık”
Nevzat Birişik, “Bunu biz çağrı şeklinde yayınlıyoruz. Şu konular önceliklidir diye. Onlar başvuruyorlar ve 3 milyon TL şeklinde destekliyoruz. Burada 3 milyon TL toplam proje bedelinin yüzde 70’i oluyor. Aslında 4.2 milyon TL tutarında bir projenin yüzde 70’i 3 milyon TL ettiği için biz gerçekte 4.2 milyon TL değerindeki bir projeyi fonlamış oluyoruz. Ama bundan daha önemlisi 2018’de yaptığımız şey ise enstitülerimizde özel sektörün ve üniversitelerin ar-ge yapmasına imkan tanıyoruz. Bugüne kadar verdiğimiz bu destekler ya da 2007 yılından beri verdiğimiz 300 bin liralık destekle nakit bir destek sağlıyorduk onlar kendi imkanlarıyla ar-ge yapıyordu ama şimdi biz buyurun bizim enstitülerimizde bizim arkadaşlarımızla birlikte bizim laboratuvarımızda bizim arazimizde ar-ge yapın diyoruz. En önemli değişiklik bu” şeklinde konuştu.
Son başvuru tarihi 16 Mart 2018
Proje önceliklerinin bir kurul tarafından belirlendiğini kaydeden Birişik, “Örneğin; Ziraat Mühendisleri Odası, Gıda Mühendisleri Odası, Veteriner Hekimler Odası, birlikler, üniversiteler, yaklaşık 40 kişilik bir heyet Türk gıda ve tarım sektörünün önceliklerini belirliyor. Biz bu öncelikleri birer çağrı başlığı haline getirip 16 Ocak 2018 tarihinde yayınladık. Son başvuru tarihi 16 Mart 2018. 2 ay kadar bu çağrılar açık kalıyor ve çağrılarda eğer özel sektör bu çağrılardan birisine başvuracaksa bizim enstitülerimizle işbirliği yapmak şartıyla başvuruyor. Eğer bir üniversite başvuracaksa bir özel sektör firmasıyla başvurabiliyor. Tabi özel sektör derken biz meslek örgütlerini, birlikleri ve kooperatifleri de sayıyoruz. Sivil toplum örgütü ya da bizim meslek örgütümüz bağlamında onlar da başvurabiliyor. İnternet üzerinden yayınlanan çağrılar ise örneğin; yem, gıda, hayvan sağlığı, bitki sağlığı, tarla bitkileri, bahçe bitkileri, tarım makineleri gibi ana başlıkların altında hangi başlıktaki çağrı kendilerine uyuyorsa o şekilde bu çağrılara başvurabiliyorlar” açıklamasını yaptı.
Konu başlıklarının TAGEM’in web sayfasında yayınlandığını ifade eden Birişik, bazen bir konunun daha önemli hale gelebildiğini kaydetti. Birişik, “Mesela çağrı başlığı değişmiş oluyor. Örneğin; tarım ekonomisi konusunda gıda kayıp ve israfının ölçülmesi. Bu ülkemiz için çok önemli bir konu. Çünkü üretmek önemli ama ürettiğinizi tarlada, taşıma esnasında, depoda veya markette ya da eve aldıktan sonra yanlış muhafaza ve yanlış değerlendirmeden dolayı kaybedebilirsiniz. Bu konu yeni bir çağrı konusu. Ayrıca hayvan sağlığında ülkemizde üretimi yapılmayan aşıların geliştirilmesi. Çünkü hayvan sağlığında aşılama çok önemli bir konudur. Burada hayvan türü tarif etmiyoruz. Balık, kuş, büyükbaş veya küçükbaş demiyoruz, tümünü önemsiyoruz. Projeye başvurmak isteyenler bunu görebilir. Bir başka başlık vermek istiyorum: Ülkemizde her gün artan bir arıcılık var. Türkiye, dünyanın önemli arı varlığına sahip ülkelerden birisi ama ülkemizde arıcılık denince çoğunlukla bal anlaşılıyor. Aslında arıcılıkta; bal, polen, propolis, arı sütü ve benzeri çok sayıda diğer arı ürünleri var. Bunların geliştirilmesini istiyoruz. Böylelikle ekonominin büyümesini ve çeşitlenmesini hedefliyoruz. Diğer bir konu; su ürünleri yetiştiriciliğinde yeni çeşitlerin ya da türlerin kültüre alınması. Biz balıkları denizlerden ya da göllerden avlayarak elde ediyoruz ya da çiftliklerde üretiyoruz. Ne kadar çok balık çeşidi kültüre alınabilirse, yetiştirilirse daha fazla alternatif üretim ya da farklı iklim koşullarında üretebilme imkanı doğuruyor” değerlendirmesinde bulundu.
TAGEM Genel Müdürü, bunun gibi bu projelere ilgi duyan sektör, üniversite veya birliklerin internet sayfasından bu projelere erişebileceklerini vurguladı.
Nevzat Birişik şunları söyledi: “Geçen yıl bize yaklaşık olarak 200 proje başvurusu yapıldı. Bunların içerisinden 60 kadar proje ön değerlendirmede gerekli puanı alıp geçtiler. Sonrasında başarıya ulaşan, desteklenen proje sayısı 21 oldu. Bizim bunun için ayırdığımız kaynak yaklaşık olarak 30 milyon TL.
30 milyon TL yüzde 30’unu finanse ettiği için aslında desteklenen proje miktarı aşağı yukarı 45 milyon liralık bir proje bütçesi oluyor. Bu destekleme kaynağını kullandığımız için çok ciddi bir bütçe sorunumuz yok. Önemli olan amaca hizmet eden iyi kurgulanmış, maliyetleri iyi ölçülmüş projeler kabul etmek. Özellikle de enstitülerle işbirliği yapıldığında veya özel sektör-üniversiteler işbirliği yaptığında proje bütçelerindeki giderler düşüyor. Örneğin, bir özel sektör sebze tohumu geliştirmek istediğinde gidip arazi alması, laboratuvar kurması, laboratuvar cihaz alması, kimyasal tedarik etmesi ve eleman alması gibi masraflarla kabaca 10 milyon TL’ye mal oluyor. Ancak aynı projeyi bizimle yaptığında hali hazırda arazimiz, laboratuvarımız, cihazımız ve bu konuyla ilgili yetişmiş elemanımız olduğu için aynı proje 2,5 milyon liraya mal oluyor. Bir de buradan başvurduğunda 2,5 milyon liralık bir projede yaklaşık olarak 2 milyon lira da bir destek almış oluyor. Dolayısıyla bizim verdiğimiz 2 milyon lira gerçekte 10 milyon liraya yapılabilecek projeyi fonlamak oluyor”.
“Ar-ge özel sektör ofislerimize bekliyoruz”
Bu nakit desteklerin dışında başka desteklerinin de olduğunu dile getiren Birişik, “Diyelim ki, bir üniversite hocamız veya özel sektörde ar-ge kapasitesi olan bir firma bizim bu çağrılarımızda kendine uygun bir başlık bulamadı. Burada olay nihayete ermiş olmuyor. Bir daha proje sunamam, bu yıl geçti gibi değerlendirilmemeli. Kendisi bir proje fikri geliştirebilir, bu amaçla bizim enstitülerimize gidebilir. Şu anda tüm enstitülerimizde ar-ge özel sektör ofisi var. Onların kullanımı için hazırlanmış, internet ortamı olan, masasıyla sandalyesiyle enstitünün içinde olan bir mekan aslında bu. Orada arkadaşlarımızla oturup bir proje fikri geliştirebilir. Enstitü ile anlaştıklarında orada yüzde 50 yüzde 50 finansman oluyor. Bizim çağrımıza uygun olursa yüzde 70’e yüzde 30, ama enstitü ile anlaştıklarında kendilerine ait bir fikir yüzde 50 yüzde 50 finanse ederek gönderiyorlar. Biz onaylıyoruz ve proje çalışmasına başlayabiliyorlar. Dolayısıyla temelde 2 destekleme aracı var. Biri; çağrıya çıkarak belirlenmiş önceliklerde proje yaptırmak, diğeri; firmaların, üniversitelerin ve birliklerin kendi geliştirdikleri önceliklerle enstitülerimizle birlikte geliştirdikleri proje fikri” değerlendirmesinde bulundu.
Bütün veriler TAGEM network sisteminde
“Tabi zaman içinde şunu fark ettik” diyen Birişik, “Araştırma projesi geliştirmek çok kolay bir süreç değil. Özellikle o alandaki bilginin ne durumda olduğunu, ihtiyacın ne olduğunu, teknolojinin ne seviyede olduğu, o konuda çalışanların kimler olduğunu bilmek çok önemli. Bu sizin zamandan tasarrufunuz. Ya da daha önce denenmiş, başarısız olmuş bazı fikirleri eleme imkanını doğuruyor. Bu sebeple biz TAGEM’le tüm enstitülerin verisi, enstitülerde çalışan tüm araştırmacıların verisi, cihazların ve analiz kapasitesinin verisi, enstitülerde bulunan biyolojik materyalle ilgili veri ve genel müdürlüğümüzün yürüttüğü ve yürütüp bitirmiş olduğu tüm araştırma projelerinin verisi ve bilimsel yayınların tümünü TAGEM NETWORK sistemi adı altında topladık. Şu anda araştırma yapmak isteyen ama herhangi bir fikri olmayan fakat merakı olan kafasında soru işareti olan, bir fikri olup da o fikrini vücuda büründüremeyen, hiçbir proje teklif etmesine gerek kalmaksızın o ofise gidip TAGEM network sistemine girip, arkadaşlarımızın da desteğiyle proje fikri geliştirebiliyor. Biz buna TAGEM network uygulaması diyoruz. Bunu da örneklemek istersek; Bir kişi sebze ıslah etmek istiyor, patlıcan çalışmak istiyor. Fakat patlıcanda ıslah nasıl yapılır? Kim hangi konuyu çalışmış? Hangi enstitüde hangi proje yürüyor? Bir proje bitmiş sonuç vermiş veya verememiş. Veya hangi enstitümüzde uzmanımız o konuda fiilen çalışıyor? Bu bilgilerin tamamını TAGEM network sisteminden öğrenebiliyor. Böylelikle kendisi yapacaksa ilgili partnerlerine, ilgili teknolojiye, ilgili ‘know-how’a erişmiş olabiliyor. Bu süreç içerisinde şunu öğrendiğini varsayalım: Örneğin Batı Akdeniz Tarımsal Araştırmalar Enstitümüzde 3 kişinin bu konuyla ilgili çalıştığını, ellerinde materyal olduğunu, ıslah programında belirli bir mesafeye geldiklerini ve özellikle kızartmalık tipi ya da mangal tipi denen patlıcanla ilgili belli bir noktaya gelindiğini anladı. Gidip o projeye entegre olabilir, o ekiple birlikte yeni bir proje fikri üretebilir, bunu bizim çağrılarımıza uyuyorsa oraya verebilir veya kendisi çağrıyı beklemeksizin projeyle enstitü ile ortaklık yapıp, projeyi sunabilir” dedi.
TAGEM Genel Müdürü Nevzat Birişik sözlerini şöyle tamamladı: “Tarım gelecek yüzyılın ya da içinde bulunduğumuz yüzyılın faaliyet alanlarından bir tanesi. İnsanoğlu yerküredeki tüm yaşamı boyunca tarım yaptı. Bunu büyük çoğunlukla ebeveynlerinden, ailesinden edinilmiş bir tecrübe diye geliştirdi. Fakat yeni yüzyıl bizde bunu tamamen tercihli bir meslek olarak ilime, bilgiye ve teknolojiye dayalı bir iş haline getirecek. Tarımda başarılı olmanın yolu, onun özüne, bilgisine hakim olmak. Burada da kendi ihtiyaçlarımızı gideren bilgi ve teknolojiyi üretmek zorundayız. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının bu dev araştırma teşkilatı milletin malıdır. Burada birlikte çalışabiliriz. Birlikte çalışmalıyız. Bilim güzel bir faaliyet. Tarımı bilgiyle, teknolojiyle ve inovasyonla büyütme imkanı var. Ve bizim kapılarımız herkese sonuna kadar açıktır”.
 
Tagem nevzat birişik web tarım tv