Kayseri'nin Develi ilçesinde ata tohumlarından ektiği buğdaydan hedik kaynatan Recep Çiftçi: "Yüzyıllardır süregelen geleneği devam ettirmek istedim. Hediği kaynatıp ikram da ediyorum"
Kayseri'nin Develi ilçesinde hedik (kaynatılmış buğday) geleneği yaşatılıyor.
Anadolu'da harman zamanı kurulan kazanlarda buğdayın kaynatılmasıyla hedik hazırlanıyor.
Kayseri'nin Develi ilçesinde de hedik kazanları kaynamaya başladı. Yaz aylarında Develi'nin kırsal mahallelerinden Şahmelik'te, kışın ise İstanbul'da yaşayan Çiftçi ailesi de atalarından miras kalan tohumlardan elde ettikleri buğdayları bulgur yapmak için bakır kazanlarda kaynatarak yüzyıllardır süregelen hedik geleneğini devam ettiriyor.
Yaklaşık 3 saat odun ateşinde kaynadıktan sonra yumuşamasıyla lezzetlenen buğdayı bakır kazanlardan indiren Çiftçi ailesi, buğdayı hedik olarak yemeye hazır hale getiriyor.
Aile bireyleri, hedik kaynatıldığını duyarak gelen misafirlerine ve köydekilere ikramda bulunuyor.
- Hedik, taş değirmende bulgura dönüşüyor
Hedik olarak yenen buğdaydan kalan kısmını harmana seren aile, kuruyan hedikleri taş değirmene götürüp bulgur haline dönüştürüyor.
Recep Çiftçi, hedik kaynatma geleneğini çocukluğunda her ailenin sürdürdüğünü ancak zamanla bunun unutulduğunu söyledi.
Çiftçi, şunları kaydetti:
"Bu gelenek aslında bitme aşamasındaydı, ben tekrar başlatmak istedim. Yaklaşık 10-12 yıldır böyle yapıyorum. Yüzyıllardır süregelen geleneği devam ettirmek istedim. Hediği kaynatıp ikram da ediyorum. Çoğunun evine artık hedik girmiyor. Çoğu insan kaynatmıyor. Çoğu bunu yapamadığı için ben bu gelenek devam etsin istedim. Hedik kaynattığımızda eşe dosta da haber veriyorum. Aslında biz herkesin gelmesini ve bu geleneği görmelerini istiyorum. Gelenlere hediğin tadına baktırıyoruz. Gelen insanlar geçmişi yad ediyor, hatıraları canlanıyor. Biz bunu ailece yapıyoruz."
Çiftçi, buğdayı bulgura dönüştürmeden hedik olarak yediklerini, sonrasında geleneksel usullere uygun bulgur haline getirdiklerini anlattı.
Ata tohumlarından elde edilen buğdayları bakır kazanlarda odun ateşinde kaynattıklarını belirten Çiftçi, "Dedelerimizden gelen tohumları tarlaya ekeriz, sonra çavdarını temizleriz. Ardından biçtirip, eletip, yıkatırız. Sonra kazanlarımıza koyup kaynatırız, hedik haline getiririz. Kuruttuktan sonra bulgur olması için taş değirmene gidiyoruz. Taş değirmende de bunun kabuğu soyuluyor. Kabuğu soyulduktan sonra dövülüyor. Bu şekilde bulgur elde ederiz."
Çiftçi, geleneksel usullere göre büyük emek harcayarak yaptıkları bulguru isteyen vatandaşlara sattığını sözlerine ekledi.
Recep Çiftçi'nin kardeşi Hava Alyanç da bu geleneğin yaşatılmasının mutluluk verici olduğunu söyledi.
Hatıralarının canlandığını anlatan Alyanç, "Eskiden köylerde kazanlarla ocak kurardık, yerlere tandır eşerdik. Orada buğdayı, saman yakarak kaynatırdık. Herkes 350-400 kilogram kaynatırdı. Şimdi gençler bilmiyor. Köyde kaynatan bir Recep kaldı." dedi.