Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu tarafından Antalya Belek'te düzenlenen "14. Uluslararası Kongre ve Sergisi" yerli ve yabancı bin delegenin katılımıyla gerçekleştirildi.
Dünya un sanayicileri Antalya’da buluştu.
Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) tarafından Antalya Belek'te düzenlenen "14. Uluslararası Kongre ve Sergisi" yerli ve yabancı bin delegenin katılımıyla gerçekleştirildi.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Üyesi Faik Yavuz, un sektörünün tarım ve sanayi politikalarının kesişim noktasında olduğunu belirterek, "Doğru tarımsal politikaları, doğru sanayi politikalarıyla bütünleştirmek zorundayız." dedi.
"Buğday ve Ekmeğin Aşkı: Un" temasıyla düzenlenen kongreye, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba ile Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci ile protokol üyeleri katıldı.
Yavuz, gıda alanına yapılacak doğru yatırım ve stratejik desteklerle önemli kazançlar sağlanacağına dikkati çekti.
Yapay zekâ, akıllı şehirler gibi yeni teknolojik araçların ekonomi için çok önemli olduğuna işaret eden Yavuz, insanların teknoloji olmadan yaşayabileceğini ancak gıdasız yaşayamayacağını dile getirdi.
Teknolojiyi üretecek insanın da gıda alması gerektiğini aktaran Yavuz, şunları kaydetti:
"Tarım ve hayvancılık stratejik bir sektör. Un sektörü tarım ve sanayi politikalarının kesişim noktasındadır. Doğru tarımsal politikaları doğru sanayi politikalarıyla bütünleştirmek zorundayız. Un sektörüne geçmişte verdiğimiz yanlış teşvikler ülkemizde kurulu un fabrikalarının kapasitesi 250 milyon nüfusu besleyecek düzeye geldi. Aşırı kurulu kapasite sonucu fiyat rekabeti tüm sektörü olumsuz etkiledi. Doğru tasarlanmış sanayi politikası ve teşvik sistemi sektörün gelişimi için son derece önemlidir."
Tarıma doğru yatırım yapan ülkeler kazanacak
Yavuz, dünya ekonomisinin olağanüstü bir dönemden geçtiğine değinerek, dün bilinen bütün ezberlerin bugün bozulduğunu ifade etti.
Dünya nüfusunun her gün ortalama 70 milyon kişi arttığını, her yıl dünyaya bir Türkiye'nin eklendiğini anlatan Yavuz, "Hepsinden daha önemlisi orta sınıfa mensup insan sayısı son on yılda sadece Asya'da 500 milyondan 2 milyara çıktı. Bu insanlar şehirleşiyor, tamamen tüketici oluyor. Bu dönemde tarıma doğru yatırım yapan ülkeler önümüzdeki süreçte kazanacaklardır." diye konuştu.
Türkiye'nin tarım için avantajlı olduğunu belirten Yavuz, un sanayisinin hedefinin daha fazla ihracat yapmak olduğunu bildirdi.
Yavuz, finansman kaynaklarını geliştirmek gerektiğini aktararak, doğal ve organik üretimi, diyet unlar gibi üretimleri hızlandırmak gerektiğini söyledi.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, Türkiye'nin dünya un ihracatında birinci, dünya makarna ihracatında ikinci sırada yer aldığını belirterek, "120 ülkeye un ve bulgur ihracatı, 150 ülkeye makarna ihracatı yapmaktayız." dedi.
Fakıbaba, Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) tarafından yerli ve yabancı un üreticileri ile ihracatçıların Antalya Belek'te bir araya geldiği, "TUSAF 14. Uluslararası Kongre ve Sergisi"nin açılışında, kamuoyunun tarım sektörü, un, unlu mamuller ve sanayi hakkında doğru bilgilendirilmesinin önemine değindi.
Kongrenin gıda güvenliğine, buğday üretiminin geliştirilmesine, buğday ve sağlık ilişkisinin net olarak anlaşılmasına önemli katkılar sağlayacağını aktaran Fakıbaba, "Tarım, hayati, vazgeçilmez, iktisadi ve stratejik bir sektördür. Bilindiği üzere tarım, tarih boyunca insanlığın hayatını idame ettirmesi ve yerleşik hayata geçip medeniyetler kurmasında en temel araç olmuştur. Geçmişten bugüne tarımsal ürünlerin üretim, tüketim ve ticareti bütün dünyada hayati önem taşıyor." diye konuştu.
Hububat fiyatlarının genel olarak yatay seviyede seyrettiğini anlatan Fakıbaba, 2017-2018 döneminde, dünya hububat üretiminin 2,6 milyar ton, ticaretinin ise 400 milyon ton seviyesinde gerçekleştiğini, son 5 yıldır dünyada hububat üretiminin rekor seviyelerde olduğunu dile getirdi.
"Ülkemiz bir hububat üssüdür"
Türkiye'nin hububat üssü olduğuna işaret eden Fakıbaba, son 15 yılda dünya hububat ticaretinin Türkiye'nin etrafında döndüğünü söyledi.
Fakıbaba, "2018 yılı kışlık hububat ekilişleri tamamlandı, bugün itibarıyla bitki gelişiminde herhangi bir olumsuzluk yoktur. İnşallah önümüzdeki birkaç ay içinde yeterli yağış alındığında bereketli bir hasat sezonu yaşayacağımıza inanıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Buğdayın, ismi, üretimi, yetiştiriciliği, başağı, samanı, danesi, unu, ekmeği, gibi yüzlerce özelliği, kavramı, anlamı ve kutsalı içinde barındıran bir değer olduğunu belirten Fakıbaba, şöyle devam etti:
"Ülkemiz kendi ihtiyacı için buğday ithal eden bir ülke değildir. Zaman zaman konuşuluyor, 'Buğdaya bile muhtaç duruma getirdiler bizi' diye, muhalefet bunu çok söylüyor. Ama Türkiye buğday ithal etmemektir. İş adamlara hizmet etmeyi AK Parti hükümetleri olarak ibadet olarak görüyoruz. Son birkaç yıla bakıldığında Türkiye'de yaklaşık 2,5-3 milyon ton buğday üretimi mamul madde ihracatı için kullanıyor. Dolayısıyla Türkiye, buğdayda kendine yettiği gibi çiftçimizin ürettiği buğdayla un, bulgur, bisküvi, makarna ihracatı da yapmaktadır. Anadolu toprakları buğdayın ana vatanıdır. Dünyanın en kaliteli makarnalık buğdayı da bu coğrafyadadır. Ülkemiz makarna ihracatında kullandığı buğdayın yarıdan fazlasını içerideki üretimle karşılamaktadır. Son 10 yıla baktığımızda 41,4 milyon ton buğday ithalatına karşılık, 48,5 milyon ton ihracat gerçekleştirilmiştir. Bu durumda ülkemiz buğdayda net ihracatçı konumundadır."
Hükümetin hayata geçirdiği Bakü-Tiflis-Kars demiryolu projesinin Türkiye'nin hububat üssü ünvanını daha da pekiştireceğine dikkati çeken Fakıbaba, projenin aynı zamanda uluslararası emtia borsacılığı alanında Türkiye'yi önemli bir merkez yapacağını kaydetti.
Fakıbaba, TMO öncülüğünde ülkeye uzun süreli kiralama yöntemiyle 4 milyon ton civarında lisanslı depo kazandırılması için çalıştıklarını bildirdi.
"Ekmekte tuz miktarını azalttık"
Türkiye'nin dünya un ihracatında birinci, dünya makarna ihracatında ikinci sırada yer aldığını anlatan Fakıbaba, şöyle devam etti:
"120 ülkeye un ve bulgur ihracatı, 150 ülkeye makarna ihracatı yapmaktayız. 2013 yılında sektörle istişare halinde un tebliğimizi düzenledik. Türk insanının beslenmesinde ekmeğin yeri büyüktür. Ben ekmek yemediğim zaman doymuyorum, mutlaka Anadolu insanı ekmek yiyecektir. 2012'de yayınladığımız ekmek ve ekmek çeşitleri tebliğinde, ekmekte tuz miktarını azalttık. Hiç tuz kullanmıyorum, ekmekte tuz miktarını azaltmamız çok önemli. Ekmek satılan her yerde tam buğday ekmeği ve kepekli ekmek bulundurulmasını sağladık. Yapılan araştırmalarda Türkiye'de yetersiz beslenmede ekonomik güçlüklerden daha ziyade, bilgi eksikliği ve uygulamada yapılan hataların etken olduğu ortaya çıktı. Un üretimi ve teknolojisinde insan için sağlıklı olan kepek oranını artırdık. Ekmekte kepek oranı gittikçe aratacaktır. Yaptığımız ve yapacağımız düzenlemelerle obeziteyle mücadelede ve aşırı tuz tüketimine bağlı olarak görülen hastalık sayısında azalma sağlayacaktır. Ülkemizin en önemli gıda maddesi ekmektir. Ne yazık ki yılda 1,7 milyar ekmek israf ediliyor. Bunun mutlaka önlenmesi lazım. Belki insanlar açlıktan ölürken 1,7 milyar ekmeğin israf edilmesi insanlık adına ne kadar acı bir olay. İsraf eden iflas eder. Bakanlığımız tam buğday ekmeğinin tüketiminin yaygınlaştırılmasını desteklemektedir. Ben tam buğday ekmeği yemediğimde karnım doymuyor. Tam buğday ekmeği kadar ekmeğin sertleşmesinin önlenmesi, bayatlamayı geciktirmesi ve sindiriminin daha sağlıklı olması sebebiyle ekşi hamurun önemini de ayrıca dile getirmek istiyorum."
Fakıbaba, Alo Gıda 174 kapsamında denetim ve kontroller yaptıklarını, buna Alo 180'in de ilave edileceğini sözlerine ekledi.
TUSAF
Un sanayicileri
tarım
buğday
Ahmet Eşref Fakıbaba