10 yıl boyunca dağlarda teröristlerin korkulu rüyası olan emekli Jandarma Özel Harekatçı Hasan Önder Ağca, av koruma memuru olarak artık kaçak avcıların korkulu rüyası oldu.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde 10 yıl boyunca Jandarma Özel Harekat'ta (JÖH) PKK terörüne karşı canı pahasına mücadele eden Hasan Önder Ağca, 10 yıl içerisinde üç defa yaralanıp iki defa gazi oldu. Üç defa yaralanmasına rağmen mücadelesinden geri adım atmayan Ağca, Diyarbakır ve Şırnak’ta sayısız operasyona katıldı. 3 Şubat 2016 tarihinde Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki hendek çatışmalarında patlayıcıya basması sonucunda ağır yaralanan Ağca’nın devlete olan hizmet aşkı hiç dinmedi. 2018 yılında Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Doğa Koruma ve Milli Parklar Gaziantep Şube Müdürlüğünde av koruma memuru olarak göreve başlayan Ağca, 10 yıl boyunca terörden koruduğu dağlarda şimdi ise yaban hayatı koruyor. Hala devam eden hastalıkları, vücudunun birçok yerinde şarapnel parçası ile platin bulunmasına rağmen görevini başarıyla sürdüren Ağca, Gaziantep kırsalında kaçak avcıların korkulu rüyası oldu.
Doğaya, canlılara ve topluma tekrar hizmet etmenin gurur verici olduğunu söyleyen Ağca, doğayı ve yaban hayatı koruyacağını belirterek, “Yani yerdeki çakıl bile devletin, onu bile koruyacağız” dedi.
Vücudunda şarapnel parçaları ve platinler bulunan Ağca 7 ağır ameliyat geçirdi
İlk olarak Şırnak 1’nci Jandarma Komando Tugay’ında görev yaptığını belirten Ağca, 5 yılın sonunda devre arkadaşlarıyla birlikte “Buradan gitmek istemiyoruz” diye komutanlığa dilekçe verdiklerini anlattı. Dilekçenin ardından Diyarbakır Jandarma Özel Harekat Tabur Komutanlığına gönderildiklerini aktaran Ağca, “Çünkü biz sürekli doğuda kalmak istiyorduk. Diyarbakır’da da kritik görevlere katıldık. 6-7 Ekim olaylarından tutun uyuşturucu operasyonlarına katıldım. Şırnak’ta bir patlama esnasında sağ kulağımdan yaralanmıştım. Daha sonra Diyarbakır’da bir uyuşturucu operasyonunda kayalıklardan düşüp yaralandım. Yine 2 ay boyunca hastanede tedavi gördüm. Son olarak da Sur’da bina içerisindeki patlayıcıya bastım. Gazi oldum. Vücudumun çeşitli yerlerinde şarapnel parçaları ve platinler var. Ayağımda, kolumda ve omzumda hareket kısıtlılığı var. 1 yıl boyunca tedavi gördüm. 7 ağır ameliyat geçirdim. Şükürler olsun şu an ben hayattayım. Ancak birçok arkadaşım şehit oldu. Beraber çalıştığım devrelerim şehit oldular. Ama devletimiz var olsun. Vatan sağ olsun diyoruz” ifadelerini kullandı.
Eskiden terörden koruduğu dağlarda şimdi yaban hayatı koruduğunu sözlerine ekleyen Ağca, kaçak avcılıkla mücadele ettiğini vurguladı. Elinin 10 yıl boyunca silah tutmasından dolayı hareketliliğe alıştığını belirten Ağca, “Kapalı yerde duramıyorum. Devletimiz de bize böyle bir görev hakkı vermiş. Bende oturmak istemedim. Devlete hizmet etmeye devam etmek istedim. Buraya ilk atandığımda baya bir zorluk yaşadım. Çünkü zor bir süreçten geçtim. Travmalar yaşadım. İlk zamanlar alışamadım. Her gün ağlıyordum. Bir şeylere zarar veriyordum. Ancak sağ olsunlar arkadaşlarımız beni idare ettiler. Kolay günler yaşamadığımı biliyorlar. Bizler gaziyiz, şehit yakınıyız. İsmimizin başındaki gazilik ve şehit yakınlığı unvanına laf gelmemesi için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız. Bizim daha çok çalışmamız gerekiyor. Bizim görevimiz doğanın dengesini sağlamak. Bölgemizde bulunan yaralı yaban hayvanlar oluyor. Bize onlarla ilgili ihbarlar geliyor. İhbar üzerine gidip yaban hayvanlarını alıyoruz. O hayvanlar iyileştikten sonra onları tekrardan doğaya salıyoruz. Yani çok zevkli ve eğlenceli, güzel bir işimiz var” şeklinde konuştu.
“İlk anda şehit oldu demişler”
Sur’daki çatışmalarda çok sıkıntılı bir süreçten geçtiklerini dile getiren Ağca, “Acaba bugün hangimiz şehit olacağız diye düşünüyorduk. Tabii ne kadar zor olsa da biz her türlü eğitimi almış insanlarız. En büyük baskı altında bile çalışabiliriz. Ancak meskun mahal olayları bizim için çok büyük bir tecrübe oldu. Hala mücadeleye devam eden arkadaşlarım var. Rabbim hepsinin yardımcısı olsun. Zor bir süreçti. Bina içerisinde patlayıcıya bastım. Biz çekildikten sonra gece içeriye girip patlayıcı yerleştirmişler. Patlayıcıyı görmemin imkanı yoktu. Çünkü biz çok hassas dikkat ederek içeriye giriyorduk. Patlayıcıyı duvara yerleştirmişler. Kırıktı zaten duvar. Ben orada elle ve gözle arama yaparken patlayıcıya bastım. Tesadüfen kolum açıktı. Patlayınca sağ kolum enseme gelmiş. O ara yere düştüm. Yere düşünce kolum hücum yeleğiyle başlık arasına kalıp enseme takılmış. Beni hemen çıkardılar. Hastaneye gittim. Hastanede kendime geldikten sonra ilk sözüm 'Anneme haber vermeseydiniz' oldu. Annem kalp hastasıydı. Zaten bu olaydan sonra annem fazla yaşamadı. Çünkü ilk anda onlara şehit oldu demişler. Baya bir sıkıntı yaşadık. Çocuklarım, eşim ve ben psikolojik tedavi gördük. Hep birlikte ağır bir travma yaşadık” diye konuştu.
gazi
diyarbakır
sur
ağca
doğa
avcı
koruma