Sokmayan arı ırkı yetiştirilecek

12 May Monday, 2014
Düzce Üniversitesi Arıcılık Araştırma, Geliştirme ve Uygulama Merkezince sokmayan arı ırkı yetiştirilmesi hedefleniyor.
Sokmayan arı ırkı yetiştirilecek

Düzce Üniversitesi Arıcılık Araştırma, Geliştirme ve Uygulama Merkezince sokmayan arı ırkı yetiştirilmesi hedefleniyor.

 

Düzce Üniversitesi Arıcılık Araştırma, Geliştirme ve Uygulama Merkezi (DAGEM) Müdürü Yrd. Doç. Dr. Meral Kekeçoğlu, arıların ıslahı ve seleksiyonu için çalıştıklarını belirterek, sokmayan arı ırkı geliştirmek için uğraştıklarını kaydetti.

 

Çalışmaya iyi huylu arıların tespitiyle başladıklarına dikkati çeken Kekeçoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

"Siyah deri kaplı topu sallandırıyoruz, çok fazla sokma davranışı olan hırçın arılar, saldırıp iğnesini bırakıyor. Bir kovanda 10 iğne bırakıldıysa, diğer kovanda 1-2 iğne bırakılabiliyor. En az iğne bırakan kolonilerden kraliçeleri alıp, yine en az iğne bırakan erkeklerin spermleriyle suni tohumlama yapıyoruz. Önceden tespit ettiğimiz kraliçelere, deneme usulüyle az sokan erkek arıların spermleriyle suni tohumlama yapıyoruz. Dolayısıyla en iyi analarla en iyi babaları, sokma davranışı yönünden iyi, agresif olmayan kolonileri bir araya getirmiş, çiftleştirmiş oluyoruz. Böylece onlardan doğan işçi arılar da agresif olmuyor. Daha sakin ve iyi huylu oluyor."

 

Kekeçoğlu, amaçlarının kent merkezinde de arı yetiştirilebilmesini sağlamak olduğuna dikkati çekerek, ıslah ve seleksiyon yöntemiyle İstanbul'un "göbeğinde" bile arı yetiştirilebileceğini vurguladı.

 

Sokma davranışının yanı sıra başka özelliklere de baktıklarına işaret eden Kekeçoğlu, en iyileri seçtikten sonra laboratuvar koşullarındaki suni tohumlamanın çok önemli olduğunu çünkü kraliçe arıya en iyi kovanların erkek arılarından sperm enjekte ettiklerini belirtti. Bu uygulamanın insanlarda kullanılan tüp bebek yöntemi gibi olduğunu aktaran Kekeçeoğlu, “Biz de burada tüp arı oluşturuyoruz. Tüp arılar, sakin ve iyi huylu, sokma davranışı yönünden ıslah edilmiş oluyor.” dedi. Kekeçoğlu hedeflerinin Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Türkiye'de de şehir merkezlerinde insanların bahçelerinde kedi köpek yetiştirdiği gibi arı yetiştirebilmeleri olduğunu da sözlerine eklerken yürüttükleri çalışmalarla hastalıklara karşı en dirençli arıları seçme şanslarının olduğunun da altını çizdi.