Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi araştırmacıları, Kanada Tarım Bakanlığı uzmanları işbirliğinde sünenin gen haritasının büyük kısmını çıkardı.Ankara Üniversitesi (AÜ) Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Böcek Moleküler Biyolojisi Laboratuvarı araştırmacıları, Kanada Tarım Bakanlığı uzmanları işbirliğinde sünenin gen haritasının büyük kısmını çıkardı. TÜBİTAK tarafından desteklenen projenin bundan sonraki aşamasında, ''gen susturma'' yöntemiyle sünenin, buğdaya verdiği zararın önlenmesi ve azaltılması hedefleniyor. Konuya ilişkin bilgi veren araştırma ekibinden Dr. Umut Toprak, etkili ve güvenli bir tarımsal üretim mücadele stratejisi oluşturulmasının nihai hedefleri olduğunu ifade etti. Tarım ilaçlarının insan sağlığı ve doğaya yönelik zararlarının bilindiğine ve birçok ülke gibi Türkiye'nin de buna ilişkin alternatif mücadele stratejileri geliştirmeye çalıştığına dikkati çeken Toprak, Türkiye'nin süneyle yıllarca uçaktan ilaçlama gibi yöntemlerle mücadele ettiğini fakat kısıtlı bir başarı yakaladığını kaydetti. Toprak, süne sayısında mücadele yöntemlerine göre değişiklikler olduğunu ama böceğin ürün alımı konusunda yüzde 100'e varan oranda zarara yol açmaya devam ettiğini bildirdi. Tüm canlıların DNA'ya sahip olduğunu hatırlatan Toprak, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bizi biz yapan, süneyi süne yapan genler spesifik. Projemizde böceğin yaşamını sürdürebilmesinde kilit genleri bulduk. Sünenin ilginç bir yaşam döngüsü var. Yazın ve ilkbaharda tarlada besleniyor, tahılın hasat edilmesiyle kışlak alanlara toplu halde göç ediyorlar. Bu böcekler kışın 7 ay kar veya orman örtüsünün altında hiçbir aktivite olmaksızın ve beslenmeksizin yaşıyor. Karların erimesiyle uyanıp ovaya iniyorlar. Çiftleşip, yumurta koyup ürüyor ve ölüyorlar. Yeni nesil oluşuyor.'' ''Kışın 750, yazın 3 bin 500 geni aktif'' Toprak, araştırmada, sünenin hiç beslenmeden eksi 15 santigrat dereceye varan soğuklarda 7 ay boyunca nasıl yaşam sürdüğünü anlamaya çalıştıklarını anlattı. Yazın ve kışın topladıkları sünelerin DNA'larını belirlediklerini anlatan Toprak, şunları kaydetti: ''Yazın beslenen sünelerde 3 bin 500 gen aktif olarak protein üretirken, kışın 750 gen aktif olarak protein üretiyor. Aktif çalışan genler yazın ve kışın farklı. Çok ilginç bir şekilde kışın aldığımız sünelerde perilipin genini bulduk. Burada ilginç olan nokta sünenin yazın biriktirdiği yağları kışın çeşitli genleriyle enerji için kullanması. Sünenin antifriz proteini sayesinde de kışın soğuk havalara dayanıklı hale geldiğini öngörüyoruz. Yağı enerjiye dönüştüren, soğuğa dayanımı sağlayan ve buğdaydaki glüteni parçalayan proteinleri kodlayan genlere ulaştık. Özellikle bu üçüne ilişkin gen susturma çalışmalarını sürdürüyoruz. İşte bitki koruma mücadelesi bu noktada başlıyor. Gen susturması (Gene silencing), 2006 yılında Nobel ödülü alan bir konsept. Bunu keşfeden bilim insanları spesifik olarak canlılardaki hedeflenen genin aktivitesini durdurdular. Bunu böceklere uygulamaya çalışıyoruz. Buradan süne mücadele stratejisi çıkar mı henüz bilemiyoruz ama oldukça ümit var gözüküyor.'' Donmaya dayanım sağlayan ''Antifriz'' proteininin kültür bitkilerine aktarılarak dona dayanıklı bitkiler elde edilebileceğine de dikkat çeken Toprak, projeye Kanada Tarım Bakanlığı araştırıcısı Prof. Dr. Dwayne Hegedus tarafından da destek verildiğini bildirdi.