İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Gıda Güvenliği ve Tarımsal Kalkınma Bakanlar Konferansının 6.sı İstanbulda başladı
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Gıda Güvenliği ve Tarımsal Kalkınma Bakanlar Konferansı'nın 6.'sı İstanbul'da başladı. Konferans, Web Tarım TV'den canlı olarak yayınlanıyor. İstanbul Hilton Otel'de düzenlenen İİT ülkelerinde Gıda Güvenliği: Tarımsal Kalkınma, Gıda ve Yeterli Beslenme konulu konferans, 3 gün sürecek. Türkiye'nin ev sahipliğinde gerçekleşen Konferansta, teşkilata üye ülkelerin tarım bakanları bir araya gelecek. Geçen yıl Sudan'da gerçekleşen konferansın Sudan temsilcisinden görevi devralan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı Vedat Mirmahmutoğulları konferansa başkanlık etti. Konferansın açılış töreninde konuşan Vedat Mirmahmutoğulları, dünya tarımının zorlu bir süreçten geçtiğini, bunun da gelir seviyesi düşük insanların yaşamını idame ettirebilmesi ve gıda güvenliği için risk teşkil ettiğini söyledi. Günümüzde tarım arazilerinin sadece gıda üretmek amacıyla değil, artan nüfusun barınma veya giderek artan enerji ihtiyacını karşılamak amacıyla da kullanıldığına dikkat çeken Mirmahmutoğulları, "Bildiğiniz gibi, gıda güvenliği, geçtiğimiz birkaç yıl içinde yaşanan gıda krizi ve bunu izleyen ekonomik kriz nedeniyle dünyanın bir numaralı gündem maddesi haline gelmiş ve birçok üst düzey uluslararası toplantının ana gündem konusunu oluşturmuştur. Ancak, bütün bu toplantılar ve girişimlere karşın, sorun hala çözülememiştir" dedi. "DÜNYADA 925 MİLYON İNSAN AÇ" Dünyada 925 milyon insanın açlık sorunu yaşadığını, bunun 200 milyonunun İslam İşbirliği Teşkilatına üye ülkelerde yaşadığını belirten Mirmahmutoğulları, "İnsanın en temel ihtiyacı olan yeterli gıdayı temin edemiyor olması kabul edilebilir bir durum değildir. Yapacağımız toplantılarda bu sorunun çözümüne yönelik önemli kararlar alacağımızı ümit ediyorum. 57 üye ülke ve 1.6 milyarlık nüfus büyüklüğü ile bu tür sorunların üstesinden gelecek güçte olduğumuzu düşünüyorum" diye konuştu. Müsteşar Mirmahmutoğulları, Dünya gıda güvenliğini sağlamaya ve Afrika Boynuzu'nda yaşanan insanlık trajedilerini önlemeye yönelik tedbirlerin alınması için işbirliği içerisinde çalışılması gerektiğini belirtti. Mirmahmutoğulları, dünya gıda güvenliği konusunu değerlendirirken göz önünde bulundurulması gereken en önemli hususun yeterli gıdaya erişimin herkes için en temel insan hakkı olduğunun bilinmesi olduğunu kaydetti. "VERİMLİLİĞİ ARTIRACAK KAPASİTEMİZ VAR" Dünyanın farklı coğrafyalarına dağılmış olmalarına karşın, İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin ortak özelliğinin tarım sektöründe çalışan yüzde 37 gibi büyük bir nüfusa sahip olduklarının altını çizen Mirmahmutoğulları, "Bu ülkelerdeki tarım sektöründe bu denli yüksek istihdam sağlanmasına rağmen, ne yazık ki, 1.6 milyarlık nüfusu besleyecek düzeyde üretim yapılamamakta ve bir çok üye ülke, gıda ihtiyacını ithalat yoluyla karşılamaktadır. Tarım sektöründe verimliliği arttırmaya yönelik tedbirlerle tarımsal üretimi ciddi oranlarda arttırabileceğimizi düşünüyorum. Üye ülkeler olarak bunu başarabilecek kapasite ve potansiyele sahip olduğumuz inancındayım" dedi. Yapılan çalışmalar, 2050 yılında dünya nüfusunun 9 milyara ulaşacağı yönünde. Bu konuya dikkat çeken Mirmahmutoğulları, dünya nüfusunu besleyebilmek için tarımsal üretimin yüzde 70 oranında arttırılması gerektiğinin yine yapılan çalışmalarda yer aldığını belirtti. Mirmahmutoğulları, "Gelişmiş ülkeler, tarımda bütün teknolojik olanakları kullandıklarından, bu ülkelerin tarımsal üretimlerinde ciddi artışlar beklenmemektedir. Önümüzdeki dönem, tarımsal üretim artışını sağlama potansiyeli, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde bulunmaktadır. Tarım sektörü, karlı bir sektör olarak görülmemesi sebebiyle uzun yıllar ihmal edilmiş ve yatırımcılar bu sektöre gerekli ilgiyi göstermemişlerdir. Gıda fiyatlarında yaşanan artışlar tarım sektörünü yeniden cazip hale getirebilecektir. Ancak, bu konudaki en önemli sorunlardan birisi tarımsal ürün fiyatlarında yaşanan dalgalanmalardır. Tarım sektörünü yatırımcılar açısından cazip hale getirmek için bu fiyat dalgalanmalarını önlememiz zorunludur" dedi. Yapılan çalışmalara göre tarım sektörüne küresel olarak yıllık 200 milyar ABD Doları ilave yatırım yapılması gerektiğini belirten Mirmahmutoğulları, tarımsal yatırım konusunda, üye ülkelerin tarımsal yatırım potansiyelinin belirlenmesi ve bu doğrultuda bir yatırım stratejisi hazırlanmasının yararlı olacağını söyledi. "TARIMSAL ENVANTER RAPORU HAZIRLANMALI" Tarımda verimlilik artışının sağlanmasında araştırma ve geliştirme faaliyetleri ve ileri teknoloji kullanımı çok büyük önem arz ettiğini ifade eden Müsteşar Vedat Mirmahmutoğulları, tarımsal araştırma altyapısını iyi kurmuş üye ülkelerin bu konudaki tecrübelerini diğer üye ülkelerle paylaşmasının yararlı olacağını kaydetti. Mirmahmutoğulları konuşmasına şöyle devam etti: "Yeni politikalar geliştirirken doğru, güvenilir ve şeffaf istatistikî verilerin elde edilmesi büyük önem taşımaktadır. Ancak bu şekilde uygun tarımsal politikalar geliştirilmesi mümkün olabilir. Bu bağlamda, İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkeleri kapsayan bir Tarımsal Envanter Raporu'nun yıllık veya iki yıllık dönemlerde hazırlanmasının yararlı olacağını düşünüyoruz. Raporda, her bir üye ülkenin belli ürünler için üretim ve tüketim miktarı ile stok miktarları gibi verilerinin yanı sıra, tarım sektörünün genel bir değerlendirmesine yer verilebilir. Üye ülkelerdeki stok miktarlarının bilinmesi durumunda, elinde ürün bulunan ülkelerden ihtiyaç halinde bulunan üye ülkelere ürün satışı ve transferi mümkün olabilir." "TÜRKİYE'NİN TARIM POLİTİKALARI" Mirmahmutoğulları, Türkiye'de uygulanan "Tarım sigortaları sistemi, hayvancılık sektörüne yapılacak yatırımların özendirilmesi ve desteklenmesi, tohumculuk sektörünün güçlendirilmesi ve sertifikalı tohum kullanımının arttırılması, tarımsal araştırma faaliyetlerine daha fazla kaynak ayrılması, hastalık ve zararlı kontrolünde iyi tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması, tarım havzalarının belirlenerek etkin üretim planlaması yapılması, orta ve küçük ölçekli tarım işletmelerinin desteklenmesi, damla sulama gibi modern sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması, arazi toplulaştırma çalışmaları, tarım alanında sivil toplum örgütlerinin ve özel sektörün güçlendirilmesi, kırsal kalkınma projeleri" konusundaki politikalara ilişkin katılımcılara bilgi verdi. Bütün bu çabalara rağmen tarımsal üretimde risklerin ortadan kaldırılmasının mümkün olmadığını dile getiren Mirmahmutoğulları, bu risklerin en önemlilerinin enerji fiyatları, ekonomik belirsizlikler, pazar belirsizlikleri ile birlikte dolu, sel ve kuraklık gibi doğal afetler olduğunu kaydetti. Mirmahmutoğulları, kuraklık tehlikesine karşı daha az su ihtiyacı duyarak verimli üretim yapılmasını sağlayacak tohumluk üretimine yönelik araştırmaların gerçekleştirileceği Kuraklık Test Merkezi'nin geçen sene Konya'da faaliyete geçtiğini söyledi. Üreticileri doğal risklere karşı korumak amacıyla Bakanlığın uygulamaya koyduğu tarımsal sigorta sisteminin üreticilerden önemli düzeyde rağbet ve katılım gördüğünü belirten Mirmahmutoğulları, bu yaklaşımın üretimin artırılmasına önemli katkı sağladığını kaydetti. Tarımsal verimliği arttırma çabalarına katkıda bulunmak amacıyla arazi toplulaştırma çalışmalarına hız kazandırdıklarını belirten Mirmahmutoğulları, şunlara değindi: "1961-2002 yılları arasında toplulaştırma çalışması tamamlanan arazi büyüklüğü 450 bin hektarla sınırlı kalmışken, 2002-2008 yılları arasında toplulaştırma çalışması tamamlanan arazi büyüklüğü, 562 bin hektar düzeyinde gerçekleşmiştir. Halen 3 milyon hektardan fazla alanda toplulaştırma çalışmaları ise devam etmektedir."
Türkiye'nin 3 bin 905 çeşit endemik bitkiye sahip olduğunu belirten Mirmahmutoğulları, "Bu endemik bitki çeşitleri, gelecekte gıda ve yem amaçlı yeni bitki türlerinin geliştirilmesinde kullanılabilecektir. Bu yüzden bu bitki türleri, sadece Türkiye için değil bütün dünya için son derece değerlidir1 diye konuştu. Mirmahmutoğulları, Ankara'da dünyanın 3. büyük tohum gen bankasının faaliyette olduğunu da sözlerine ekledi.
Türkiye'nin tıbbi ve aromatik bitkiler açısından da oldukça zengin olduğunun altını çizen Mirmahmutoğulları, bu konudaki potansiyeli açığa çıkarmak amacıyla, Bakanlık bünyesinde Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Araştırma Merkezi'nin kurulduğunu söyledi.
"TÜRKİYE TARIMSAL ÜRETİMDE DÜNYADA 7. SIRADA"
Bütün bu uygulamaların gıda alanında ihracatın artmasına yardımcı olduğunu belirten Mirmahmutoğulları, şöyle konuştu: "Bunların sonucu olarak ülkemiz yıllık tarımsal üretim hacmini 62 milyar doların üzerine çıkararak dünyanın 7. büyük tarımsal üretim değerine ulaşmıştır. 2010 ve 2011 yılı verileri kesinleştiğinde 6 veya 5. sıraya yükseleceğimizi tahmin ediyorum. Bu stratejiler ve uygulamaların üye ülkeler için de önemli bir tarımsal kalkınma modeli örneği olarak değerlendirilebileceğini düşünüyoruz. Bu çerçevede Türkiye olarak bütün bu deneyimlerimizi paylaşmaya açık olduğumuzu belirtmek isterim." Mirmahmutoğulları'nın ardından söz alan İİT Genel Sekreteryası Temsilcisi Hameed Opeloyeru, yaşanan kuraklık ve sel gibi doğal durumların İİT üyesi ülkeleri olumsuz etkilediğini belirterek, bu durumun gıda güvenliğinin önemini daha da ortaya çıkardığını bildirdi. Gıda güvenliği konusunda son yıllarda önemli gelişmeler sağlandığını belirten Opeloyeru, üye ülkeler arasındaki işbirliğinin artırılması gerektiğini vurguladı.
İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI KONFERANSININ SONUÇ BİLDİRGESİ BAKANLARA SUNULACAK Konferansın oturumlarına başkanlık eden Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı Vedat Mirmahmutoğulları, konferansın amacının üye ülkelerin tarımsal konulardaki birikimlerini paylaşmak olduğunu söyledi. Mirmahmutoğulları, oturumlarda diğer ülkelerin katılımcılarıyla tarımsal konulardaki işbirliği imkanlarının değerlendirileceğini belirtti. 2 gün sürecek ön hazırlık toplantılarının ardından bir sonuç bildirgesi oluşturulacağını dile getiren Müsteşar Mirmahmutoğulları, bu sonuç bildirgesinin çarşamba günü üye ülkelerin bakanlarının katılımıyla gerçekleşecek toplantıda bakanlara sunulacağını bildirdi. FAO'DAN GÜNEY-GÜNEY PROJESİ Gıda Tarım Örgütü (FAO) temsilcisi Abdul Kobakiwal da, ev sahibi Türkiye'ye teşekkür ederek başladığı konuşmasında, 1996 yılından itibaren tarımla ilgili yapılan çalışmaların genellikle gelişmiş ülkelerle ilgili olduğunu belirterek, 'Güney-Güney Besin Programı'nın 2008 yılında 106 ülkede uygulanmaya başladığını söyledi. "Besin güvenliği hem uluslararası hem de bölgesel açıdan önemli" diyen FAO temsilcisi Kobakiwal, "Besin Güvenliği Özel Programı" başladığında Güney-Güney İşbirliği'nin oluştuğunu ifade etti. "Eğitimin çiftçiler üzerindeki önemini biliyoruz. Uzmanlarımız arazide çalışıyor, yerinde eğitim veriyor" bilgisini veren FAO temsilcisi, FAO ve BM'nin Roma'da bir araya geleceklerini sözlerine ekledi. Konferansın ilk oturum konuşmalarının ardından, İslam İşbirliği Teşkilatı üst düzey temsilcileri başarı öykülerini paylaşarak, tarım ve gıdayla ilgili fikir alışverişinde bulundu.