İzmir Körfezindeki su kalitesinin artmasıyla, balık türleri arttı ve balıklardaki ağır metal oranları düştü.
İzmir Körfezi’ndeki su kalitesinin iyileşmesi, balıkları da olumlu şekilde etkiledi. Körfez’deki canlı çeşitliliği ve balık türleri artarken, balıklardaki ağır metal oranları da düştü.
Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü tarafından yayınlanan son raporda, Körfez barbunu ve ısparozun Türk Gıda Kodeksi, MAFF ve FAO ağır metal limit değerlerinin çok altında olduğu tespit edildi.
2000’li yıllara kadar her türlü atığın boşaltıldığı bir yer olarak kullanılan İzmir Körfezi’ndeki su kalitesi, günümüzde “AB Yüzme Suyu Yönetmeliği” kriterlerini sağlayan kaliteye ulaşırken, deniz altındaki yaşam da çarpıcı iyileşmeyi gözler önüne seriyor. İç körfezde çözülmüş oksijen seviyesinin yükselmesi ile birlikte canlı türü sayılarında da ciddi artış yaşanıyor.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü işbirliği ile yürüttüğü çalışmaların İzmir kamuoyu ile paylaşılan 2013 yıl sonu raporu “Yüzülebilir Körfez” için umut verirken, Körfez’de yetişen balıkların ağır metal incelemelerinde de çarpıcı sonuçlar çıktı.
Raporda; İzmir Körfezi’nden yakalanan barbun ve ısparoz balıklarında ölçülen ağır metal konsantrasyonlarının Türk Gıda Kodesi, MAFF ve FAO limit değerlerinin çok altında olduğu belirtilirken, ağır metal konsantrasyonlarının Büyük Kanal Projesi’nin hayata geçmesiyle azaldığı belirtildi.
DEÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Filiz Küçüksezgin, her yıl düzenli olarak dış ve orta Körfez’de yoğun olarak bulunan ve tüketilen barbun ile ısparoz balıklarında metal ölçümleri gerçekleştirdiklerini kaydetti.
2004 yılına kadar ölçtükleri metal değerlerindeki maksimum seviyelerin son yıllarda azaldığını belirten Küçüksezgin, “Bulunan metal konsantrasyonları Dünya Sağlık Örgütü’nün ve İngiltere’deki yönetmeliklerin izin verdiği tolere edilebilir miktarının çok altında” diye konuştu.
Büyük Kanal Projesi’nin Körfez’de büyük bir iyileşme sağladığını belirten Küçüksezgin, “Özellikle ışık geçirgenliğinin artması, canlıların alt tabakaya kadar inmesine sebep oldu. Sirkülasyon ve oksijen seviyesinin artması tür çeşitlerini de artırdı” dedi.