Van Gölünün iklim değişiklikleriyle ilgilenen bilim insanları için inanılmaz bir laboratuvar ve bir iklim terazisi konumunda olduğu bildirildi.
Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, "Van Gölü, iklim değişiklikleriyle ilgilenen bilim insanları için inanılmaz bir laboratuvar ve bir iklim terazisi konumundadır" dedi.
Prof. Dr. Sarı, Van Gölü'nün oluşmadan önce Anadolu'nun iç kısmını kaplayan bir iç gölün parçası olduğunu belirterek, gölün, yaklaşık 60 bin yıl önce Nemrut volkanının patlaması sonucu Muş Ovası ve Van arasında kalan Rahva düzlüğünü kapatmasıyla oluştuğunu söyledi.
Kapalı havzada kalan suların birikmesiyle Van Gölü'nün giderek büyüdüğünü vurgulayan Sarı, gölün yapısı ve özelliği bakımından bölgeye birçok değer kattığını ifade etti.
Sarı, sucul ekosistemleri tatlı ve tuzlu diye ikiye ayırdıklarını ancak Van Gölü suyunun ikisine de dahil olmadığını belirterek, "Çok farklı ve orijinal bir ekosisteme sahip Van Gölü, bu yönüyle 'acı su' ekosistemiyle sınıflandırılıyor. Aslında Van Gölü, dünyanın en büyük sodalı gölü ve bu gölde tek bir balık türü yaşayabiliyor. O da dünyada sadece Van Gölü havzasında yaşayan endemik inci kefalidir" diye konuştu.
Prof. Dr. Sarı, Van Gölü'nün oluşumundan itibaren varlığını sürdüren inci kefalinin, bölgenin ve Van'ın en eski sahibi, en yaşlı canlısı olduğunu vurgulayarak, "Tarih boyunca insanlar buralara sürekli gelip gitmiş, yer değiştirmiştir. Buralarda göçler olmuştur ancak inci kefali hep burada kalmıştır" dedi.
Van Gölü'nün her yıl 1,2 kilometreküp suyu akışlarla ve yağışlarla kazanıp, yine aynı oranda suyu buharlaşmayla kaybettiğine işaret eden Sarı, "Dolayısıyla gölün su seviyesi bize iklim hakkında inanılmaz fikir veriyor. Van Gölü, iklim değişiklikleriyle ilgilenen bilim insanları için inanılmaz bir laboratuvar ve bir iklim terazisi konumundadır" diye konuştu.
Sarı, Van Gölü suyunun tuzlu ve sodalı olması nedeniyle içilmemesi ve sulamada kullanılmamasının göl açısından büyük bir şans olduğunu ifade etti.
İnsanların Van Gölü'nü yeterince tanımaması nedeniyle gölün hak ettiği konuma gelmediğini vurgulayan Sarı, gölün bölgenin kadim varlığı olduğunu ve gölün geleceğini garanti altına almak için ona uyum sağlamak gerektiğini söyledi.