Çorbadan tatlıya çok geniş bir kullanım alanı bulunan yüzü aşkın çeşitteki Ege Bölgesi'nin yabani otları, Fransız şefler tarafından kullanılmaya başlandı.
Çorbadan tatlıya çok geniş bir kullanım alanı bulunan 100'ü aşkın çeşitteki Ege Bölgesi'nin yabani otları, Fransız şefler tarafından kullanılmaya başlandı.
Radika, turp otu, hardal otu, ebegümeci, sarmaşık, şevketi bostan, arap saçı... Şubat ayının son haftasıyla birlikte Akdeniz mutfağının en özel lezzetlerini sunan yabani otlar, verimli topraklarda yetişmeye başladı.
Yılın iki üç ayında toplanabilmesi nedeniyle sadece yetiştiği yörelerde tüketilebilen otların ülke geneline yaygınlaşması için İnternet üzerinden satış kanalları hızla artıyor. İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Mutfak Sanatları Bölümü ise Ege otlarını dünya mutfağına sokmak üzere proje başlattı. Projeyle, Türk ve Fransız şefler, Ege otlarıyla sos üreterek yıl boyu yemeklere tat katmayı hedefliyor.
İEÜ Mutfak Sanatları ve Yönetimi Bölümü Eğitmen Şefi Osman Sezener, Ege Bölgesi'nde 100'e yakın çeşitteki yabani otların önemli bölümünün şubat-haziran arasında doğada çıktığını, çoğu ev hanımları tarafından toplanan otların da genelde ticarileşmeden evlerde tüketildiğini belirtti.
Çok farklı lezzet yapısına sahip olan ve sağlığa olan faydalarıyla tanınan otların, Ege'de genellikle yemek, kavurma, salata, börek ve kızartma olarak değerlendirildiğini anlatan Sezener, bu otlardan çorba ve tatlı gibi farklı damak tatları oluşturmak için de çalışma yaptıklarını anlattı.
Tatlılarda da Kullanılıyor
Son olarak ısırgan, turp otu, arap saçı, ebegümeci gibi otları kullanarak keten, kişniş ve hardal tohumlarıyla bir Ege otları çorbası hazırladıklarını ifade eden Sezener, ısırgan ve tarhun otlarını süt tatlıları, İtalyan ve Fransız tatlılarında kullanarak denemeler yaptıklarını, evrensel anlamda dikkati çekebileceğini düşündükleri lezzet karışımlarına ulaştıklarını bildirdi. Sezener, özellikle tarhun ve ısırgan kullanılarak yapılan fırın sütlacının lezzetiyle ön plana çıktığını söyledi.
Ege mutfağının çok sağlıklı olarak tanınmasına rağmen insanların yabani otlara henüz tam anlamıyla ulaşamadığını, son dönemde bazı otların tarımsal üretiminin yapılmasına rağmen bunun yeterli olmadığını aktaran Sezener, "Doğadan toplanan yabani otlara talep çok yüksek. Son dönemde internet üzerinden pazarlama yapan sitelerin sayısı hızla artıyor. Bu otlarla yapılan yiyecekleri insanlara tanıtırsak sürekli bir talep oluşabileceğini ve bu otların tarımının da yapılabileceğini düşünüyoruz" dedi.
Ege mutfağını dünyaya anlatmak için de bölüm olarak bir dizi çalışma yürüttüklerine değinen Sezener, bu kapsamda uluslararası anlamda en önemli ustalık kriteri olarak gösterilen Michelin yıldızı sahibi Fransız şeflerle ortak bir proje başlattıklarını kaydetti.