Karadeniz, Marmara ve Ege Denizi'nde bol miktarda çıkan ve balıkçılara adeta altın sezonunu yaşatan palamut, farklı yöntemlerle hazırlanarak besin değerini kaybetmeden sofraları süslüyor.
"Denizin kırmızı etli balığı" olarak bilinen, bu yıl adeta balıkçılara altın sezonunu yaşatan palamut, ucuzluğu ile hemen her sofrada yerini buldu.
Üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye'nin dört bir yanına kadar ulaşan ve ucuzluğu ile tüketicileri sevindiren bu balık türü, çeşitli pişirilme teknikleri ve saklama koşulları ile sofraları süslüyor. Fileto veya takoz olarak kızartması, mangal, fırın ve ızgarası yapılan palamut, çorba, dolma ve buğulama şeklinde tüketilirken, lakerda olarak da değerlendiriliyor. Genellikle kızartması tercih edilen bu balık türünün, içerdiği vitamin, mineral ve yağ asitlerinin kaybolmaması için ızgara ya da fırında pişirilmesi öneriliyor. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nermin Berik, balığın, protein ve doymamış yağ ile A, D, E ve K vitaminleri açısından zengin bir gıda maddesi olduğunu söyledi. Haftada en az iki kez düzenli balık tüketilmesini öneren ve bu dönemde ucuzluğu ile en idealin palamut olduğunu ifade eden Berik, balığın insan için gerekli olan elementleri gerekli oranlarda bünyesinde bulundurduğunu belirtti.
Çanakkale'de 1940 yılından bu yana hizmet veren bir balık lokantasının aşçısı Tahsin Yağcı, müşterilerinin genellikle kızartma istediğini ancak; farklı lezzet isteyenlere değişik tariflerle pişirdiklerinden sunduklarını söyledi.