Bakan EKER: 'Toprağa en çok zararı insan veriyor'

05 December Friday, 2014
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, "5 Aralık Dünya Toprak Günü" nedeniyle katıldığı etkinlikte insan kadar hiçbir canlı toprağa zarar vermediğini belirterek, "Hayat kaynağımızı sağlayan toprağa biz zarar veriyoruz. Burada aslında korkunç bir trajedi var" diye konuştu.
Bakan EKER: 'Toprağa en çok zararı insan veriyor'

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, ‘5 Aralık Dünya Toprak Günü’ nedeniyle katıldığı etkinlikte insan kadar hiçbir canlı toprağa zarar vermediğini belirterek, “Hayat kaynağımızı sağlayan toprağa biz zarar veriyoruz. Burada aslında korkunç bir trajedi var” diye konuştu.

 

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, ‘5 Aralık Dünya Toprak Günü’ nedeniyle düzenlenen etkinliğe katıldı.

 

Bakanlıkta gerçekleştirilen etkinlikte konuşan Eker, insan kadar hiçbir kimsenin toprağa zarar vermediğini belirterek, “Hayat kaynağımızı, bir manada varlık sebebimizi, bizi besleyen, büyüten, yetiştiren, olgunlaştıran, yeni ürünler vermemizi sağlayan ne varsa hepsini toprak veriyor bize. Ama biz ona zarar veriyoruz. Bilinçsizce, burada aslında korkunç bir trajedi var” diye konuştu.

5 Aralık Dünya Toprak Günü’nün her yıl kutlandığını kaydeden Eker, “2015 yılında belki insanlık yaptığı bu hatayı biraz daha derinlemesine düşünürde biraz daha farkındalık yaratılır ve toprağı biraz daha koruyucu, olumlu yaklaşımları geliştirmeye başlar” dedi.

 

BM’nin 2013 yılını bu günü tavsiye ettiğini ifade eden Bakan Eker, aslında Türkiye’nin 60 sene önce ‘Toprak Bayramı Kanunu’ kutladığını belirtti.

 

Gelişmekte olan dünyada bir takım açmazlarla uğraşıldığını kaydeden Bakan Eker, “Bir yanda nüfus hareketliliği ve göç, kentleşme, büyüme, istihdam, sanayileşme, ekonomik refah artışı bir yanda bunlar var. Öte yandan bu faaliyetler yapılırken, kentleşme projeleri hazırlanırken, sanayileşmeyle ilgi yatırımlar yapılırken, istihdam oluşturacak bir fabrika, tesis, yatırım planlanırken ilk saldırılan yer ilk akla gelen yer, en kolay ulaşılan, en rahat, yola en yakın sulu birinci sınıf tarım arazisi. Herkes gözünü oraya dikiyor. Öyle bir baskıyla gelirler ki üstünüze, hani toprağı savunmak, korumak, tarım arazisi dediğinizde sanki kalkınmaya da, sanayileşmeye de, büyümeye de, kentleşmeye de karşıymışsınız gibi de suçlanırsınız. Ne hazin değil mi?

 

Bakan Eker, bu problemin sadece ülkemizde değil gelişmekte olan ülkelerin çoğunda olduğunu belirterek bir yanda büyüme, istihdam ve kentleşme öbür yanda ise tarım arazilerinin durumunun olduğunu ve bu konuda herkesin üzerine düşen vazifeyi yerine getirmesi gerektiğini vurguladı.

 

Bakan Eker konuşmasına şöyle devam etti:

 

“Tarım arazilerinin miras yoluyla bölünmesine imkan tanımış düzenlemeler Türkiye’de bir yandan toprakları götürüyor öte yandan var olan toprakların da işletilemez, verimli bir şekilde üretim yapılamaz hale getiriyordu. Toprak Koruma Kanunu ile 2005 yılında bir asgari bölünebilme limiti getirdik. Bu ilk defa olan bir şeydi. Nihayet geçtiğimiz mayıs ayında miras yoluyla tarım arazilerinin bölünmesindeki mevzuatı daha köklü bir reformla değiştirdik, hayata geçirdik. Toprağa sahip çıkmazsak bunu bir tek kurulun sırtına bırakırsak onu taşıyamayabilir. Çünkü talepler yaman. İstihdam, sanayi, yatırım, şehirleşme, kentleşme… Nasıl engel olursun. Diyoruz ki git şurada yap daha verimsizlik bir arazi var, orada yap. Oraya giderse 2 kilometre fazla yol gidecek, yola uzak kalacak, iyi görünmeyecek onun için nazlanıyor. Bak diyor, engel oluyorsunuz siz kalkınmayı istemiyor musunuz? Ne olacak orada buğday eksen kaç para kazanırsın? Meyve ağacı olsa kaç kilo meyve alırsın diyor. Onun için bu yatırım engellenir mi? Onun için hepimizin bilmesi lazım sahip çıkmamız lazım.”