Ar-Ge sayesinde tohumculukta dışa bağımlılık kalmadı

Türkiye'nin, tarım sektöründe yapılan araştırma ve geliştirme çalışmalarıyla tohumculukta kendine yeter hale geldiği bildirildi.

Türkiye'nin, tarım sektöründe yapılan araştırma ve geliştirme çalışmalarıyla tohumculukta kendine yeter hale geldiği bildirildi.

Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürü Masum Burak, tohumculuk sektörünün tarımın olmazsa olmazı olduğunu söyledi.

Ülkenin, ekolojisine uygun, yüksek verimli ve kaliteli, hastalık ve zararlılara dayanıklı çeşidi yoksa mecburen yabancı çeşitlere yöneleceğini, bunun da ülkeyi dışa bağımlı hale getireceğini belirten Burak, şöyle konuştu:

"Ülkelerin gelişmişlik düzeyleri, araştırmaya ayırdıkları paylarla belli olmaktadır. Ülkemiz 10 yıl önce Gayri Safi Milli Hasılanın binde 5'ini Ar-Ge'ye ayırırken günümüzde bu oran binde 92'ye yani neredeyse yüzde 1'e çıkmış durumda. Dolayısıyla Ar-Ge'ye ciddi bir yatırım var. Ar-Ge demek dışa bağımlı olmamak demek. Eğer siz tarımda kendi çeşidinizi, kendi teknolojinizi geliştirmezseniz, yabancı ülkelerinkini ithal etmek zorunda kalırsınız."

Burak, tohumculuk konusunda yapılan Ar-Ge çalışmalarının olumlu sonuçlar verdiğini vurguladı. İki bin civarında Ar-Ge çalışanları olduğunu belirten Burak, şöyle devam etti:

"2 bin civarı Ar-Ge çalışanıyla yaptığımız çalışmalarla bugün tohumculukta tamamen kendimize yeten bir ülkeyiz. Aynı zamanda bu geliştirdiğimiz, patentini aldığımız, tescil ettirdiğimiz çeşitlerimizi ihraç ediyoruz. 30-35 ülkeye tohum ihracatı yapıyoruz. Çok ciddi bir gelişmedir. Hem ekonomik olarak hem sosyal olarak bu ülkemiz açısından çok gurur verici bir durumdur."

"Genetik kaynaklar açısından sayılı ülkelerden biriyiz"

Burak, Türkiye'nin bitkisel, biyolojik çeşitlilik bakımından dünyada sayılı ülkelerden biri olduğunu söyledi.

Türkiye'de, 12 bin bitki çeşidi bulunduğunu ve 4 bininin endemik bitki olduğunu belirten Burak, bitki çeşitliliğinin korunmasına yönelik çalışmalara ilişkin şu bilgileri verdi:

"Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız, araştırma enstitüleri bünyesinde gen bankaları kurarak bu görevi yapıyor. Örneğin Ankara'da dünyanın en büyük 3. gen bankasını 2010 yılında sayın Başbakanımız açtı. İzmir'deki gen bankamız ile 107 bin çeşit tohumu saklıyoruz. Saklamakla kalmıyoruz ayrıca biz bunları Ar-Ge çalışmaları yapanlara vererek yeni çeşit elde etmeleri için altyapı ve kaynak sağlıyoruz. Böylece hem gelecek nesillere tohumlarımızı saklıyoruz hem de yeni yeni çeşitler geliştirip ticarete konu ediyoruz. Çiftçimizin refah seviyesini arttırmak için de önemli bir adımdır bu."