Türkiye'nin önemli üretim merkezlerinden Çukurova'da, çiftçiler hasadın ardından uyarılara rağmen anız yakmaya devam ederken, uzmanlar anız yakmanın toprağa ve ürüne çok büyük zararlar verdiğini ifade ediyor.
Türkiye'nin önemli üretim merkezlerinden Çukurova'da, çiftçiler hasadın ardından uyarılara rağmen anız yakmaya devam ederken, uzmanlar anız yakmanın toprağa ve ürüne çok büyük zararlar verdiğini ifade ediyor.
Çukurova'da özellikle mısırdaki hasadın ardından çiftçilerin tüm uyarılara rağmen tarlalarını yeni ürünlere hazırlamak için anız yakma yöntemine başvurması Çukurova'yı adeta duman ve küle boğuyor. Kentin üzerini duman bulutu sararken, ekinlerin külleri evlerin içine kadar giriyor.
Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Ziraat Fakültesi Toprak ve Bitki Besleme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Ortaş, son yıllarda Türkiye'de olduğu gibi Çukurova bölgesinde de mısır ekim alanlarının hızla arttığını söyledi.
Birinci ve ikinci ürün olarak ekilen mısırın, buğdaya göre çok fazla biyo kütle ürettiğini ifade eden Ortaş, ürünlerini hasat eden üreticilerin tarlalarını temizlemek için anız yakmaya başladığını belirterek, "Son bir haftadır kentin her tarafını saran yangın kokusu, evlerin içine kadar giren küller tamamen anız yakılmasından kaynaklanıyor. Mısır gibi çok daha fazla anızı ve kökü olan bir bitkinin sap, yaprak ve koçanların yanmasıyla oluşan duman ve küller, aşırı sıcak ve nemli havayla birlikte insan sağlığını olumsuz etkilemeye başlamıştır" dedi.
"Türkiye toprakları organik maddece fakirdir"
Ortaş, çiftçilerin anız yakarak toprak işlemeyi kolaylaştıracaklarını düşündüklerine dikkati çekerek, "Yazın amansız sıcağıyla kısa sürede sertleşen ve çiftçi tabiriyle kesekleşen toprakların pullukla işlenmesi zorlaşmaktadır. Toprak işleme araçları daha çok enerji ve zaman harcadıkları için çiftçiler, birbirine bakarak atadan dededen gördükleri yöntemle, biraz da masraftan kaçınmak için kolay olan anızın yakılmasını tercih ediyor. Unutulmamalıdır ki; anız yakımıyla tarlalarının ve toprağın gördüğü zarar, yakımın kendisine kazandırdığından daha zararlıdır. Çiftçilerimiz anız yakarak toprak işlemeyi kolaylaştırdıklarını sanmalarına karşın bunun doğru bir yöntem olmadığını bilmeliler" dedi.
Türkiye topraklarının iklimin de etkisi ve ağır toprak işleme aletleri kullanılarak yapılan tarım teknikleri sonucu organik madde içeriğinin yüzde 1-1.5 düzeylerine kadar gerilediğini anlatan Ortaş, Türkiye topraklarının yüzde 80 oranında fakir toprak sınıfına girdiğini dile getirerek, "Organik artıkların yanması, organik maddenin ve yararlı mikroorganizmaların ortamdan elimine olmasıyla topraklar günden güne fakirleşmekte ve daha fazla gübrelemeye bağımlı hale gelmektedirler. Toprakta organik maddeden çok binlerce yıl kalabilen humin maddeleri daha da önemli olup, anız yakılması sonucu asıl toprağın üretkenliğini belirleyen humin maddeleri kaybolmaktadır. Anız toprağın organik maddesini değil humin madde içeriğini artıran başlıca organik madde kaynağıdır. Humin bileşikleri ancak anızın toprağa karışması ve oluşan aromatik maddelerin dönüşümü ile oluşmaktadır. Çiftçilerimizin topraklarında anız yakılmasının her yönüyle kendilerinin aleyhine olduğunun bilincine varması gerekir" diye konuştu.
Anız yakılması küresel ısınmayı tetiklemektedir
Prof. Dr. Ortaş, anız yakılmasıyla dekara yaklaşık bin kilogram kök, sap ve yaprağın yandığını, yanan kuru maddenin yarısına yakınının karbon kaynağı olduğu için atmosfere yaklaşık 2 bin kilogram karbondioksit salındığına işaret ederek, Türkiye'de her yıl yüz binlerce dekarlık alanda anız yakılmasının yaratacağı toplam karbondioksit miktarının da küçümsenmemesi gerektiğini vurguladı.
Toprakta organik madenin kaybolmasıyla başlayan gübrelemeyle, ürün kalitesinin de düştüğünü kaydeden Ortaş, "Topraktaki organik maddenin anızlar yakılarak yok edilmesi, ürünlerin artık eskisi gibi tatmamasının da bir sebebidir. Çoğumuzun geçmişte aradığı meyve ve sebzedeki hoş koku ve kaliteyi bulamamamızın nedeni biraz da toprakların organik maddece fakirleşmesinde aranması gerekir" dedi.