"Orta Anadolu Arı Irkı" ıslah ediliyor

21 November Friday, 2014
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı (TAGEM), Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile Ali Nihat Gökyiğit (ANG) grubu sosyal sorumluluk projesi kapsamında "Orta Anadolu Arı Irkı" geliştiriliyor. 2015 yılında tescil için Bakanlığa sunulacak ırk için hedef, kovan başı üretimi 10 kg arttırmak.

Haber: Özcan KAHYA – Kamera: Tolga URUN

Orta Anadolu Balarısı Belirleme, Koruma ve Yaygınlaştırılması Projesi Kızılcahamam Kırkırca köyü kaplan deresinde 3 yıl önce kurulan arı işletmesinde uygulanıyor. İç Anadolu ve Sakarya havzasından (Ankara, Eskişehir) 4 değişik lokasyondan alınan materyaller 3 nesildir karıştırılarak ıslah ediliyor. Proje 2015 yılında Bakanlığa tescile sunulacak.

Tarım ve hayvancılık desteklemelerine vurgu yapan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Güdül İlçe Müdürü Hüseyin Tanrıseven, “Bakanlığımızın ve Orman Bakanlığının katkıları ve ANG Vakfının işbirliği içerisinde geliştirilen bir ırk projesi. Bölgemiz arıcılarına ve memleketimize faydalı olması için elimizden gelen gayreti sarf ediyoruz. Ve emeği geçenlere teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.

Hedef: 1 milyon arı kolonisi ve bal üretimini kovan başı 10 kg arttırmak

Arıcılık sektörünün sorunlarını eğitimsizlik, arı nesillerinin bozulması, arı zararlıları ve arı hastalıkları olduğunu aktaran ANG Vakfı Arıcılık Danışmanı Ziraat Yüksek Mühendisi Ahmet İnci, Orta Anadolu arı ırkı ıslahı projesinin buradan hareketle doğduğunu anlattı. Dünyada üretilen balın kovan başı 35 ila 60 kilogram olduğunun altını çizen İnci, “Türkiye arıcılığının 4 temel sorunu var. Eğitim, damızlık arı sorunu, arı sağlığı ve balda pazarlama sorunları var. Eline sağlıklı damızlık arı olmadığı için kovan başı Türkiye üretimi 14 kilo. Oysa Çin’de 48 kilo, Avustralya’da, Kanada’da 60-70 kilo. Biz onların bir kovanda ürettiğinin dörtte birini bile üretemiyoruz” şeklinde konuştu.

Türkiye’de 5 ayrı arı ırkının gezgin arıcıların dolaştırması sonucu bu ırkların melezleşerek verimsizleştiğine dikkati çeken İnci,“Bir arı ırkının melezlenmeden kalabilmesi için çevredeki başka ırklarla bir arada olmaması lazım. En az 8-10 km mesafesi olmalı ki arılar uçarken döllenirler. Onun için bu vadiyi seçtik. Burası Kızılcahamam’ın Kırkırca köyü kaplan deresi. Yerleşimden uzak. Başka arı yok” dedi.

4 ayrı lokasyondan materyal aldıklarını belirten Ankara Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İrfan Kandemir, “Özellikle Kızılcahamam, Güdül, Eskişehir ve Sakarya Havzasında araştırma yaparak 4 lokasyonda orijinal diyebileceğimiz arılar bulduk. Bunlar Kargı, Kapullu, Taşören köyü, Kırkırca. Daha sonra bu arıların gerçek Orta Anadolu ırkı olup olmadığını tespit ettik. Morfolojik özelliklerine baktık. Öncekilerle benzerliklerine baktık. Benzer bulduğumuz yerlerden de kovanlar satın alarak buradaki arılığı oluşturduk. Projemiz de başlamış oldu böylece” diye konuştu.

Proje kapsamında 200 hektar alana, bölgeye uygun çiçekli ve ballı bitkiler dikilmesi konusunda Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile mutabakata varıldığı ifade edildi.