Dünyada ve ülkemizde en büyük sağlık sorunlarından birisi haline gelen obezite, insan vücudunda fazla yağ birikmesiyle oluşan bir hastalık. Sağlıklı beslenme, diyet, spor, metabolizmayı hızlandıran yiyecek ve içeceklerle bu hastalığı yenmek hiç de zor değil…
Sağlıklı beslenme, fazla kilolar, obezite, metabolizma, vücut kitle indeksi, çölyak… Sağlığımızı doğrudan ilgilendiren günlük beslenmemiz ile ilgili nelere dikkat etmeliyiz? Çok çeşitli besin gruplarından yeteri kadar alabilmemiz için besinleri ne kadar ve ne zaman tüketmemiz gerekiyor? Lezzetli yemek mi yoksa sağlıklı yemek mi? İkisinin bir arada olması mümkün mü? Merak edilen bu ve benzeri soruları Tarım ve Orman Bakanlığı Sağlık Merkezi Diyetisyeni Ferda Aslanhan’a sorduk.
Aslanhan, tüm dünyada günümüzün en önemli sağlık sorunlarından biri olan obezitenin; yeterli, dengeli ve ölçülü beslenme yapmadığımız zaman vücudumuzda fazla miktarda yağ birikmesi sonucu ortaya çıkan ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalık olduğunu söyledi. Aslanhan, “Erkeklerde bel çevresi eğer 102 cm’yi geçiyorsa, kadınlarda da 88 cm’yi geçiyorsa obezite tanısı konabilir. İkincisi, kadınlarda bel çevresinin kalça çevresine oranı 0.8 cm’yi geçmemeli, erkeklerde de bel çevresinin kalça çevresine oranı 1 cm’yi geçmemeli diyoruz” ifadesine yer verdi.
Obezitenin en büyük nedenlerinden birisinin fazla yemek yeme olduğunu belirten Aslanhan, “Vücudumuza fazla miktarda aldığımız, farkında olarak veya olmayarak aşırı miktardaki yiyecek tüketimi obezitenin en büyük nedenlerinden birinci sırada. İkincisi; glisemik endeksi yüksek olan börek, çörek, kek, kurabiye gibi rafine edilmiş ürünlerin fazla tüketilmesi. Vücudumuzda metabolik bir rahatsızlık veya bir hastalık varsa üstüne obezite de birleşince tablo daha vahim bir şekilde ortaya çıkıyor. Sosyo ekonomik - psikolojik faktörler, kullanılan bazı ilaçlar, özellikle kortizon ilaçları, antidepresan ilaçlar, genetik faktörler, enerji alımı ve harcamasındaki dengesizlik, sigara ve alkol kullanımı, doğum sayısı ve doğumlar arası süre de özellikle obezitenin nedenleri arasında sayılıyor” dedi.
Yılda 2 kez kan testi
Aslanhan şöyle devam etti: “Obezitenin neden olduğu en büyük hastalıklardan biri kalp hastalığı, şeker hastalığı, hipertansiyon, safra kesesi taşı, sindirim sistemi problemleri, özellikle genç kızlarda polistik over sendromu, adet düzensizlikleri, gut, artrit (eklem iltihabı), felç, inme, psikolojik sorunlar, kanser, reflü, ülser, insülin direnci, kas-iskelet sistemi problemleri, anoreksiya-bulimia, metabolik sendrom. Obezitenin tedavisinde en iyi yöntem, senede iki defa herkesin tam kan biyokimya B12, D vitamini, tiroid testleri dahil kan testleri yaptırmaları. Doktor kontrolünde ilaç kullanmalarını ve mutlaka bir diyetisyenden destek almalarını ve takibine girmelerini tavsiye ediyorum. Çünkü kişi, diyetisyenin verdiği beslenme programına uyacaktır ve doktor artı diyetisyen bu işi iyi kotarır diye değerlendiriyorum. Ama bundan önce kişinin bu işi istiyor olması lazım. İstek ve hareketli yaşam çok önemli, diyet ve spor çok iyi bir yol arkadaşıdır”.
Hareketsiz kalmayın
Obezitede en önemli çözümün, hareketsiz kalmamak olduğunu dile getiren Aslanhan, “Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda çok güzel çalışmaları var. Günde en az 7 bin 500 adım, en fazla 10 bin adım atmak. Hareketi kesinlikle yaşamımızın bir parçası haline getirmemiz gerekiyor. Yapılması en kolay ve hiç para harcamadan açık havada bol oksijenli yapacağımız bir yürüyüşle çok yol alırız. Günde yarım saat yürüyüş bile yaparsak o bile çok büyük etken. 30-dak ile 1 saat arasındaki bir yürüyüşü hayatımıza koymalıyız. Bisiklete binmek, bahçe işleriyle uğraşmak, sağlık problemimiz yoksa koşmak, yüzmek- özellikle tavsiye ediyorum. Büyüme ve gelişme çağındaki çocuklar için aileleri takım sporlarına yöneltsin. Çünkü takım sporları çocuğu disipline ediyor, motivasyonunu artırıyor, zararlı alışkanlıklardan uzaklaştırıyor. Çocukluktan başlayarak sporu benimseyen çocuk ileride sporu bırakmıyor” şeklinde konuştu.
Rafine edilmiş ürünlerden uzak durun
“Diyet yaparken en çok dikkat edeceğimiz şeylerin başında rafine edilmiş ürünlerden uzak durulması gerekiyor” diyen Ferda Aslanhan şunları söyledi: “Kek, börek, çörek gibi çok tasvip etmediğimiz rafine ürünler, glisemik endeksi fazla olan ürünlerden uzak durulmalı. Yemeklerini pişirirken, çok fazla yağda kavurma, kızartmalardan uzak durmalılar. Öğün atlamamalılar, öğün atlama diyette yapılan en büyük hatalardan biridir. Özellikle sabah kahvaltısını atlamak diyette yapılacak en büyük hatalardan biridir. Araştırmalar gösteriyor ki, sabah kahvaltısı yapan çocukların yapmayanlara göre konsantrasyonları okulda 3 kat daha fazla. Her şey aileden başlar. Çocuklara beslenme alışkanlığı kazandırmalıyız. Çocuklar için en basit; bir tost, yanına bir yumurta, yanında bir süt gayet sağlıklı. Ülkemizdeki kahvaltı dünyanın başka hiçbir ülkesinde yok. Peynir, zeytin, ceviz, badem, iki adet kuru kayısı veya bir iki adet hurmadan yana destek alabiliriz. Tam tahıllı bir iki dilim ekmek yiyebiliriz. Çalışan insanlar için vakitleri yoksa 1 muzun yanında 1 bardak süt içebiliriz. Evden kahvaltısız çıkmayalım. İşyerlerinde öğle yemeklerinde pilav ve makarna almamak koşuluyla iki kase çorba içebiliriz, yanında bir porsiyon kuru baklagil yemeği veya sebze yemeği tüketebiliriz. Yanında ayran, cacık, salata türlerinden yiyebiliriz. Pirinç ya da makarna almadıysanız sağlıklı karbonhidrat almak adına bir iki dilim ekmek tüketebiliriz”.
Tatlıda sabırsız olmayalım
Aslanhan, tatlıların yemekten hemen sonra tüketilmemesi gerektiğinin altını çizdi. Özellikle obezite söz konusu ise hamurlu tatlıların yenilmemesi gerektiğini kaydeden Aslanhan, sütlü tatlıların da yemekten hemen sonra değil de biraz ara verildikten sonra yenmesinin daha doğru olacağını ifade etti.
“Öğle yemeklerindeki tatlıyı üç buçuk dört saatlerinde ara öğün olarak yiyebiliriz” diyen diyetisyen Aslanhan, “Meyveyi de yemeğin hemen üzerine tüketmeyelim, kan şekerimizi yükseltmeyelim. Yanında ayran içebilirsiniz çok sağlıklı bir tercih ara öğün olarak. Yaz döneminde susuz kalmamamız açısından vitamin ve mineralleri yerine koymak adına yürüyüş ve sporunuzu yaptıktan sonra 1 su bayrağı ayran yanında bir maden suyu içebilirsiniz. Soda ve maden suyu farklıdır. Maden suyunu ayranın içerisine koyun yanına bir meyve. Protein-karbonhidrat dengesi diyoruz biz buna. Bir porsiyon Anamur muzu, 8-10 tane badem veya 8-10 tane kavrulmamış fındık koyabiliriz. Veya 2-3 parça ceviz alabiliriz. Böylece hem sağlıklı protein, hem sağlıklı karbonhidrat, hem de sağlıklı kuruyemişlerden tercihimizi kullanacağız. Akşam çok geç olmamak koşuluyla saat 8-9’dan sonra çok fazla ağır yiyecekleri tüketmeyelim. Akşam yemeklerinde bir kase çorba olmalı. Yanında bir porsiyon kıymalı bir sebze yemeği ya da zeytinyağlı yemek olabilir. Ama salata tabaklarımızı lütfen ev halkı açısından büyük yapalım. İçerisine salata için yeşillikleri kullanarak içerisine sızma zeytinyağı, limon, doğal elma sirkesi ya da üzüm sirkesi ikisi de metabolizmayı hızlandırıyor. Kilo vermek adına da ben akşam ekmeği çok tavsiye etmiyorum. 1-2 dilim ekmek sabah tükettiyseniz 1-2 dilim de öğlen yediyseniz akşam ekmek gereksinimine çok fazla gerek yok. Yeşil mercimekli bulgur pilavı, kuru baklagilleri ve tahılları birleştirmek proteinin yararlılığını artırır. Domatesli bulgur pilavı, sebzeli bulgur pilavı yanına bir kase cacık semizotu kullanılarak yapılmış. Yeterlidir, çok fazla yüklememek gerekiyor akşamları diye değerlendiriyorum. Anemisi olanlar açısından kırmızı et tüketirken süt ve süt ürünlerini aynı anda ve kepek ihtiva eden yiyecekleri almayalım. Kırmızı etin içerisindeki demiri artırmak amacıyla yanında C vitamininden zengin sebzelerden ve salatalardan destek alarak demirin aktivasyonunu artırabiliriz. C vitamini demirin emilimini vücutta çok fazla artırır. Çayı da yemeklerden 45 dak.-1 saat sonra açık ve limonlu şekliyle alabiliriz” dedi.
Ekmek ne zaman yenir?
Ekmeğin karbonhidrat grubunda en sağlıklı tercihlerden birisi olduğunu söyleyen Aslanhan, “Beyaz ve rafine edilmiş ekmek ve beyaz unlar yerine tam tahıllı ürünlerden destek alabiliriz. Tam tahıllı buğday ekmeği, çavdar ekmeği, yulaf ekmeği olabilir veya bunları birleştirerek evde hazırlayacağımız ekmek seçeneklerini artırabiliriz” değerlendirmesinde bulundu.
Diyetisyen Aslanhan, “Ekmeğin içerisine keten tohumu katabiliriz. Ceviz ve fındıkla zenginleştirebiliriz. Gluten intorolansı ya da hassasiyeti olan durumlar ve bazı psikolojik rahatsızlıklar var. Mesela dikkat eksikliği-hiperaktivite, disleksi (öğrenme bozukluğu), dispiraksi (nörolojik hastalık), otizm gibi hastalıklarda ekmeği vermemeliyiz. Ekmeği vermeyişimizin en büyük nedeni, glütenin bağırsak florasına zarar vermesi. Florayı koruyan en önemli etmen glüten oraya zarar veriyor. Bu tür rahatsızlıklarda ekmeğin kesilmesi gerekiyor. Ketonojik diyet var ekmeksiz diyet. Epilepsi hastalarında uygulanan bir diyette kesinlikle ekmek yoktur. Vücudun gereksinim duyduğu kaloriyi yağla, proteinle veya vitamin-minerallerle sağlıyorsunuz. Her hastalığın bir ilacı varsa her hastalığın bir diyeti de var. Pilav ya da makarna yemiyorsanız bir sulu yemeğin yanında etli veya etsiz 1-2 dilim ekmeği kullanabilirsiniz. Ama ekmeğin ana yeri neresi diye sorarsanız sabah kahvaltısı. İki dilim ya da üç dilim yenebilir. Öğlen de bir veya iki dilim maksimum. Ama akşam mümkün olduğu kadar obezitede kullanılmaması gerekir. Çocuklar için aynı durum söz konusu değil. Büyüme-gelişme çağında olan çocuklara ekmek kısıtlaması yapamazsınız. Ama sağlıklı ekmek tüketilmesi konusunda tercihlendirebilirsiniz. Büyüme-gelişme çağındaki çocuklara ekmek vermemezlik yapmayalım. Sabah-öğlen-akşam yemeklerinde 1-2 dilim beyaz ekmek yerine tam tahıllı ekmeklerden yana tercihlerimizi kullanabiliriz” dedi.
Yoğurt olmazsa olmaz
Yoğurdun çok önemli bir protein kaynağı ve prebiyotik olduğunu belirten Aslanhan şunları söyledi: “Yoğurt fermente ve mayalı bir üründür. Bağırsak florasında bulunan faydalı bakterilerin artmasına en büyük sebeptir yoğurt. O yüzden kefir öncelikle bağışıklık sistemini çok koruyor, ondan sonra yoğurt. Lütfen yoğurtlarımızı evde kendimiz yapalım. Kendi yaptığımız ev yoğurtlarından eğer çocuksa günde 2 kase verelim. Eğer yetişkinsek özellikle yaşlılarımız, menopoza girmiş kadınlar günde 1 kase yoğurt gerekli kalsiyumu almaları açısından tüketsinler. Kireçlenme, kemik erimesi vs. gibi sıkıntıları önlemesi açısından. İki kase yoğurdu tüketelim hatta içlerine de 2-3 parça ceviz katalım. Ara öğün seçeneği olarak yanında bir meyveyle tüketelim. Bağırsak florasında bulunan faydalı bakterileri artırıp özellikle bağırsak peristaltik hareketlerinin artmasına sebep oluyor. Ve bu da kabızlık, ishal, hazımsızlık gibi sorunları ortadan kaldırıyor”.
Kalorisiz tek içecek
Aslanhan, “Vücudumuzun yüzde 75’i su. Su çok önemli. Kalorisiz tek içecek su. O yüzden yazın 1,5-2 litreden az su içmeyelim. Çok aşırı terleme olduğu zaman, çok sıcak ortamlarda çalışan insanlarımız var. Bunlar için su gereksinimleri 2 ile 2,5 litre olmalı. Suyu ne kadar içeceğimizi idrarımızın renginden anlayabiliriz. İdrarınızın rengi koyu sarıysa yeteri kadar su tüketmiyorsunuzdur demektir. Açık sarı ve normal sarıya yakınsa iyi su tükettiğinizin göstergesidir. Sağlıklı su tercihi mineralli su ya da maden suyu olabilir. Ama su olmazsa olmazımız. Obezitenin en önemli tedavi gerektiren kısımlarından birisi su. Diyet, egzersiz, su. Susuz hayat olmaz zaten, sudan yana çok destek almalıyız diye düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu.
(7.50 ekmek videosu) Metabolizmayı hızlandıran yiyeceklerle ilgili bilgi veren Aslanhan şöyle konuştu: “Ben birinci sırada protein grubunu koyuyorum. Bunların başında probiyotikler (kefir, yoğurt, ayran, peynir, süt), meyvelerden; ananas, greyfurt…, sebzelerden; brokoli, karnabahar.., badem, fındık, ceviz yani sağlıklı kuruyemişler, kavrulmamış çiğ olanı tercih etsinler. Tarçın başlı başına bir metabolizma hızlandırıcıdır, kan şekerini düzeltip regüle ettiği için meyvelerin üzerine dökebilirsiniz. Kabuk tarçını çayların içine katabilirsiniz. Sütlü tatlıların üzerine toz tarçın ekebilirsiniz. Zencefil ve zerdeçal çok sağlıklı. Özellikle taze zencefilli, taze zerdeçallı çayı kendimiz hazırlayabiliriz. Zencefilin kabuklarını soyup rendeleyerek sıcak suyun içerisine koyup 1-2 dakika bekletip üzerine yarım limon sıkabiliriz. C vitamini 30 derecede inaktif oluyor. O yüzden su ılıdıktan sonra C vitaminini ekleyelim. Yanına bir tatlı kaşığı doğal bal katarsak bağışıklığımızı koruyan bir içecek. Yemeklerimizin içerisine toz zencefil, toz zerdeçal dökebiliriz. Toz zerdeçalın içerisinde kurkumin maddesi var metabolizmamızı çok hızlandırıyor. Obezitede ara öğün olarak yoğurdumuzun içerisine 1 çay kaşığı toz zerdeçal, 1 çay kaşığından daha az karabiber ve acı biber koyabiliriz. Acı biber özellikle isot metabolizmayı çok hızlandırıyor. Kırmızı tatlı biber, yeşil sivri biber de metabolizmamızı çok hızlandırır”.
Sağlıklı beslenme tüyoları
(metabolizma) Aslanhan, sağlıklı beslenme ile ilgili püf noktalarını şöyle sıraladı: “Balık ve hindi etini öneriyorum. Balığı omega-3 açısından mevsiminde tüketmeliyiz. Özellikle proteinli yiyeceklerin metabolizmayı hızlandırıcı özellikleri biraz daha fazladır. Yine pancar, nar, mor havuç, havucun kendisi bunların hepsi metabolizmayı hızlandıran en önemli etmenler. Yeşil elma, turp, kereviz, Türk kahvesi, beyaz çay, yeşil çay, siyah çay. Beyaz çay birinci sırada içerisinde flavoraidler varve metabolizmamızı çok hızlandırıyor. En azından yeşil çayı içebiliriz. Türk çayı tüketebiliriz fakat yeşil çayda parantez açıyım. Varfarin türü ilaç kullananlar, komadin coraspin, heparin türü kan sulandırıcı ilaç kullananların yeşil çay tüketiminde dikkatli olmaları gerekiyor. Bir fincandan fazla yeşil çay tüketmemeleri lazım. Tansiyonu düşük olan hastalarımızın yeşil çay tüketmemeleri şart. Bunun yerine ıhlamur, kuşburnu çayı tüketebilirler. Ve şekersiz Türk kahvesi. Obezitenin önlenmesi açısından şekersiz bir hayat hiç zor değil. Sadece basit önlemler alacağız. Çayın ve kahvenin tadını daha güzel alırsınız.
Fast food tarzı bir beslenme, işlenmiş, paketlenmiş ürünler kullanmak, yağda çok kavurma, kızartma yöntemleriyle pişirilmiş yemekler, şarküteri ürünlerinin çok kullanılması. Bunların hepsi metabolizmayı yavaşlatan etmenler. Uyku düzenimize dikkat etmeyişimiz, D vitamini azlığı, bunların hepsi bizim metabolizmamızı yavaşlatan etmenler. Günde 7-8 saat uyku uyumamışsanız, melatonin hormonu yeterli miktarda salgılanmamışsa bu çok fazla yemeye neden olur. Uyku uyumadığımız zaman düzenimiz bozuluyor maalesef. En sağlıklı D vitamini kaynağı güneş. Biz güneş ülkesiyiz ve güneşten olabildiğince faydalanmalıyız. Güneşin çok dik gelmediği saatlerde 10 ile 11 saatleri arasında 10-15 dakika güneşten faydalanalım. Yüzümüzü, boynumuzu, kollarımızı, bacaklarımızı hiçbir şey sürmeden güneşe bırakalım. İkindi saatlerinde yani 16.00’dan sonraki saatlerde 15-20 dakika güneşlenelim. Hayvansal kaynakların hepsi iyi kalitede D vitamini kaynağı. B12 eksikliği alzhemir hastalığının en büyük tetikçisi. Aşırı eksikliğinde megaloblastik anemi dediğimiz aneminin en kötü türüdür, ortaya çıkan bir tablodur. Sağlıklı B12 kaynaklarımızı nelerden alabiliriz? Bütün hayvansal kaynaklar: Tereyağı, yoğurt, ayran, kefir, ciğer, sakatat, kırmızı et, yumurta, balık, morina balığı karaciğeri gibi ürünler hepsi B12 yönünden zengin kaynaklar. Bitkisel kaynaklı B12 kaynağı yok. LCD televizyonlar, sürekli telefonla meşgul olmamız, bilgisayar gibi radyasyon kaynakları da B vitaminin düşmesinde etkili. Stres, yediklerimize dikkat etmememiz B12’nin düşmesinde etkili. Diyette en önemli şey nedir? Otokontrol sizde olacak. Bugün kendin için ne yaptın? Yediğin içtiğin her şeye dikkat ettin mi? Kontrolünden geçti mi? Bugün kendin için 45 dakika veya 1 saat yürüyüş yaptın mı? Rafine edilmiş, işlenmiş ürünlerden uzak durdun mu? Ev beslenmelerinden uzaklaştık. Yemeklerimizi evde yapmalıyız. Aş evde pişecek. Tencere yemeği, köz ürünleri yapacağız. Bir çorbamız, salatamız olsun. Sağlıklı ürünlerden yana tercihinizi kullanıyorsunuz. 6 tane köfte, 1 tane hamburger, yanında asitli gazlı bir içecek, patates kızartması tükettiğiniz zaman yaklaşık bin kaloriye yakın kalori alıyorsunuz sadece 1 öğünde ve sağlıksız. 1 kase çorba, 1 kase yeşil mercimekli bulgur pilavı, 1 porsiyon etli türlü yanında bir kase cacık, 1 elma ve 1 dilim ekmekle 755-800 kalori bile almıyorsunuz. Diğer mönüyle doyamıyorsunuz, çocuk sağlıksız besleniyor. Lütfen çocuklarımızı fast food dan uzak tutalım. Onları ev yemeklerine alıştıralım”.
Hareketsizlik obezitenin en büyük nedenlerinden
Diyetisyen Ferda Aslanhan, spor ve diyetin çok iyi yol arkadaşı olduğunu belirterek, “Yürüyüşü mutlaka hayatımızın içerisine koyabiliriz. Hareket sayımızı ne kadar çok artırırsak o kadar iyi. Mutfakta bayanlar yemek yaparken hareket edebilirler. Yani hareketsiz durmamamız gerekiyor. Hareketsizlik obezitenin en büyük nedenlerinden bir tanesi” dedi.
Vücut kitle indeksi nasıl hesaplanır?
Aslanhan, “Vücut kitle endeksi ne demek? Ağırlığımızın boyumuzun karesine bölünmesi. Çıkan değerin kilogram/m2 cinsinden değerini biz vücut kitle indeksi olarak tabir ediyoruz. Bu değer eğer 18,5 ile 24,9 kilogram/metrekare ise normal sınırlardayız. 24,9 ile 30 arasındaysa hafif obez, 30’dan sonrası için obezite konuşuluyor. 40 ve üzeri için de morbid obezite durumu kullanılıyor. 1980 yılından bu yana tüm dünyada obezite sayısı 2 katına çıkarak ülke ekonomilerini çok fazla etkilemiştir. TÜİK’in 2012 yılında yaptığı istatistiklere göre Türkiye’de erkeklerin yüzde 13,7’si obez, yüzde 39’u fazla kilolu. Kadınlarda da bu oran yüzde 20,9’u obez, yüzde 30,4’ü de fazla kilolu. Yine Türkiye’de 2014 yılı sağlık araştırmasına göre, erkeklerin yüzde 15,3’ü obez, yüzde 38,2’si fazla kilolu. Kadınların yüzde 24,5’i obez, yüzde 29,3’ü de fazla kilolu. Yani 2 senedeki artış oranı erkekte yüzde 1,6, kadında da yüzde 3,6” değerlendirmesinde bulundu.
Çölyak
Diyetisyen Ferda Aslanhan, son yıllarda ülkemizde sayıları artan çölyak hastaları için de bilgi verdi: “Çölyak kesinlikle hastane koşullarında doktor ve diyetisyen kontrolünde tedavi edilmesi gereken özel bir durum. Buğday, arpa, çavdar, yulafta bulunan glütene bağlı ince bağırsaklarda bir tepki söz konusu. Gluten bağırsakta yeterince tolere edilemediği için vücudumuzda bir takım problemler ortaya çıkıyor. Hasta bazen ishal bazen konstipasyon olabiliyor. Çocuklarda büyüme geriliği olarak baş gösterebiliyor. Kansızlık, iştahsızlık, halsizlik, karında bir şişkinlik olabiliyor. Tanısı doktor tarafından konulduktan sonra bir diyetisyenden glütensiz diyet mutlaka almalılar. Glutensiz ürün kullanmalılar. Yani hayatlarından buğdayı, yulafı, çavdarı, arpayı, makarnayı, şehriyeyi, bulguru hepsini çıkarmak gerekiyor. Çölyakla ilgili dernekler var, eskiden ürünler ithal olduğu için pahalıydı. Şimdi yerli markalarımız da glütensiz ürünler üretiyor. Glutensiz ürünleri kullanabilirler. Evde yiyecek olarak da; pirinç, mısır, kinoa kullanabilirler. 2013 yılı biliyorsunuz BM tarafından kinoa yılı ilan edildi. Ve kinoa astronotların yiyeceğiydi. Özellikle çocuklarda büyüme-gelişmenin devam etmesi açısından hastanede doktor ve diyetisyen kontrolünde gitmesi gereken bir rahatsızlık, genetik bir rahatsızlık. Takibinin doktor ve diyetisyen tarafından yapılması gerekiyor”.
obezite
beslenme
şişmanlık