Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Burdur'dan hayvancılıkta ve tarımda dev adımlar atmanın arifesinde olduklarını bildirerek tarım sektörüne yönelik müjdeli haberler verdi.
Çelik bu kapsamda hayvancılıkta kredi için gereken 10 baş hayvan sayısının en az 5 başa düşürüldüğünü, çiftçinin kredi için evini arabasını ipotek etme devrinin de sona ereceğini söyledi.
Bir dizi program için Burdur'da bulunan Bakan Çelik ilde birtakım ziyaretler ve açılışlar gerçekleştirdi. Program kapsamında ilk olarak Vali Hasan Kürklü'yü ziyaret eden Bakan Çelik, kentteki tarım ve hayvancılığın durumu hakkında bilgi aldı. Daha sonra Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü Hizmet Binası açılış töreni ile Tarımsal ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu temsili çek verme törenine katıldı.
"Süt sığırı yetiştiricilerine kredi şartlarında kolaylık sağlandı"
Teke Yöresi 2. Canlı Hayvan, Hayvancılık, Tarım Teknolojileri ve Yem Fuarı'nın açılışına da katılan Bakan Çelik Hükümet olarak büyük projelere imza attıklarını, tarımda ve hayvancılıkta atılacak birçok dev adımın arifesinde olduklarını belirterek çiftçilere iki müjde verdi. Çelik, damızlık süt sığırı yetiştiriciliğinde, faiz indirimli işletme ve yatırım kredisi kullandırılabilmesi için üreticilerin işletmelerinde bulundurmaları gereken manda veya damızlık süt sığırı sayısının 10 baş ve üzerinden, en az 5 başa düşürüldüğünü açıkladı. Bakan Çelik, bu gelişmenin aile işletmeleri için çok önemli olduğuna da dikkat çekti.​
"Kredi alırken ev ipotek ettirme dönemi sona erecek"
Bir diğer müjde için de çalışmalarda sona gelindiğini ifade eden Bakan Çelik, "Vatandaş kendisine hayvan alacağı zaman ipotek yolunda çözüm arıyordu. Evini, arabasını ipotek ettiren vardı. Biz 'hayır arkadaş' dedik. Ziraat Bankası ile önümüzdeki salı günü işi bitireceğiz. Daire değil hayvan rehin verilecek ve kredi de alınacak. Aynı uygulamaları meyve ağaçları için de gerçekleştireceğiz" diye konuştu.
"Ofisinde oturan değil, tarlada tecrübelerini aktaran akademisyen istiyoruz"
Fuarı gerçekleştiren, elini taşın altına koyan tüm kesimi kutladığını belirten Bakan Çelik, tarım ve hayvancılığın daha ileriye taşınması için gereken neyse yapılacağını söyledi. Bu noktada mutlaka bilimin esas alınacağına dikkat çeken Bakan Çelik, üniversitelerde ofisinde oturan hoca değil tarlaya gelen hoca istediklerini açıkladı. Çelik şunları söyledi:
"Ofisinde oturuyorsa, üniversitede zaman geçirip tarlaya, ahıra gelmiyorsa, bu yanlış bir bilim adamlığıdır. Keşfettiklerini, bulduklarını tarımla uğraşan herkesle paylaşmak durumundadırlar. Eğer bunu yaparsak tarım ve hayvancılıktaki yanlış uygulamalardan kurtuluruz."
"Babamdan böyle gördüm devri bitti"
Gelişen teknolojinin tarım ve hayvancılığı yakından ilgilendirdiğini ifade eden Bakan Çelik, "Ben babamdan böyle gördüm' diyen tarım uygulamaları verimli olmayacaktır. Bunu iyi bilmemiz gerekiyor. 'Çok su kullandım, çok gübre kullandım, çok verim alacağım', böyle değil işte. Suyu nasıl kullanacaksın, gübreyi ne kadar kullanacaksın. Bunu bilmemiz ve bilimsel olarak da kullanmamız gerekiyor" diye konuştu.
"Süte sahip çıkmazsak ete de sahip çıkamayız"
Sütte kriz çıkınca hemen devreye girdiklerini belirten Çelik, "Vatandaşımızın, üreticimizin sütünü alacaksınız, süt tozuna çevireceksiniz, yeter ki üretici mağdur olmasın' dedik. Günde bin 200 ton sütü alıyoruz süt tozuna dönüştürüyoruz. Süte sahip çıkmazsak ete de sahip çıkamayız. Süt olmadı mı et de yok demektir." dedi.
Bakan Çelik, hayvancılığın özünün sütten geçtiğini, sütün mutlaka çok üretilmesi ve tüketilmesi gerektiğini bildirdi. Sütün çok tüketilmesi için hükümet ve bakanlık olarak çalışmaları yoğun şekilde sürdürdüklerini vurgulayan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hayvan varlığımızı yani ahırlarda bulunan hayvan sayısını artırmamız gerekiyor. Benim kanıma dokunuyor 'Türkiye Cumhuriyeti hayvan ithal ediyor' demek. Doğru değil. Biz bunu üretmek çoğaltmak durumundayız. Taşın altına elimizi koyacağız. Mücadele edeceğiz. Sütümüz de etimiz de artacak ve Allah'ın izniyle bu güzel tabiat şartları içinde kendi etimizi, kendi sütümüzü, yediğimiz içtiğimiz gibi birçok millete de buradan gönderme imkanımız olacak."
Bakan Çelik, gelecek dönemde bazı uygulamaları olacağını, bitkisel üretimde havza bazlı modele geçeceklerini kaydetti. Bu sistemle üreticileri neyi ne zaman ekmesi noktasında yönlendireceklerini dile getiren Çelik, "Şuraya şunu ekersen verimi fazla alırsın. Türkiye şu ürünleri ihraç ediyor. Bu ihraç ettiği ürünleri ekersen çiftçi kardeş para kazanırsın' diyeceğiz. 'Şu ürünlerde fazlalık var. Buraya bunu ekmezsen zarar etmezsin' diyeceğiz." şeklinde konuştu.
Fuara olan yoğun ilginin, Burdur'un ufkunu gösterdiğini söyleyen Çelik, fuarın üreticileri yeni teknolojilerle buluşturduğunu söyledi.
Bakan Çelik, açılışın ardından burada düzenlenen "11. Damızlık İnek Yarışması"nda dereceye giren ineklerin sahiplerine ödüllerini verdi.
"Tarım olmadan yaşamak mümkün değil"
Bakan Çelik, Tarımsal ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu temsili çek verme töreninde de bir konuşma yaptı. Konuşmasında, Burdur'un tarım, birlik, beraberlik ve Mehmet Akif Ersoy'un şehri olduğunu hatırlattıktan sonra tarımın stratejik bir sektör olduğunu ve öneminin her geçen gün arttığını belirten Çelik, "İnsanlık sanayi devrimiyle pek çok şeyi ortaya çıkardı, dünyayı avuç içine aldık, bu da çok güzel. Ufacık bir telefonun içerisinde dünya var ama bu telefon karın doyurmuyor. Teknoloji karın doyurmuyor. Açlığımızı gidermiyor. Dolayısıyla tarım her geçen gün daha da önemini ortaya koyuyor" diye konuştu.
Bakan Çelik, teknolojisiz yaşanabileceğini ancak tarım olmadan yaşamanın mümkün olmadığını dile getirdi.
"Hayvancılık yoksa, toprak yoksa, aslında hayatınıza da son veriyorsunuz demektir" diyen Çelik, "Dünyada yaklaşık 1 milyar aç insan var. 1 milyar da yoksul insan var. Şimdi eğer bu gidişat yani dünyanın tarıma ve hayvancılığa ilgisizliği devam ederse, 'Köylü nedir ya, çoban nedir ya, ahır nedir ya' denirse; eğer çiftçimize üreticimize böyle bakarsak vay halimize. Bu alanda çalışan çiftçinin başımızın üzerinde yeri var. Üreticimizin başımızın üzerinde yeri var." dedi.
Bakan Çelik, dünyada tarım arazilerinin bir bir elden çıktığını belirterek, şunları kaydetti:
"Ne yapıp yapıp, bir karış faydalı toprağı zayi etmemek için el birliği ve gönül birliği etmemiz gerekiyor. Aksi takdirde şu anda tarıma elverişli 24 milyon hektar arazimiz var. Bunun 19 milyon hektarını ancak kullanabiliyoruz. Eğer şu anda olduğu gibi her yıl 100 bin hektar araziyi kaybedersek, tam 200 yıl sonra çocuklar toprağı saksıda görürler. Toprak diye bir şey kalmaz. Tarım diye bir şey kalmaz. Yani 'Kendi geleceğimizi karartıyoruz' derken rastgele söylemiyorum. Onun için üzerimizde önemli mesuliyetler var. Bunların gereğini yerine getirmemiz gerekiyor."
"Sanayi adına toprağı, tarımı, hayvancılığı yok ettiler"
Bugün gelişmiş ülkelerin Afrika ülkelerinden arazi satın aldığını veya kiraladığını anlatan Çelik, "Türkiye'nin 3 misli büyüklüğündeki araziyi Afrika ülkelerinden kiralamış ya da satın almış bulunmaktadırlar. Sudan'dan Mozambik'e, Etiyopya'ya varıncaya kadar, bu ülkelerden arazi kiralıyorlar ve garip bir şey; bu ülkeler açlıkla karşı karşıya ama arazileri, toprakları var. Gelişmiş ülkelerde toprak kalmadı. Sanayi adına toprağı, tarımı, hayvancılığı yok ettiler." diye konuştu.
Bakan Çelik, 2050 yılında dünya nüfusunun 10 milyar olmasının öngörüldüğünü kaydetti. Bugün dünyada 1 milyar aç insan varsa, 2050'de aç insanların sayısının da artacağını ifade eden Çelik, şöyle konuştu: "Bu gidişat, gıda savaşlarına doğru bir gidişattır. Tarım ve tarım ürünlerine erişme savaşlarının yaşanabileceği bir sürece giriyoruz. İşte Türkiye bu tabloyu bugünden görmeli ve buna göre adımlarını atmalı. Türkiye tarım alanlarını korumak, geliştirmek, hayvancılığını geliştirmek durumundadır."