Milli Tarım Projesi açıklandı. Bitkisel ve hayvansal üretimde Türkiye'de yeni uygulamalar başladı. Projenin bitkisel üretim ayağını geçtiğimiz günlerde Bitkisel Üretim Genel Müdür Vekili Mesut Akdamar WebTarım TV seyircileri için açıklamıştı. İsterseniz şimdi de hayvancılık alanında ne gibi değişiklikler olduğuna bakalım.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik öncülüğünde hazırlanan ve Başbakan Binali Yıldırım ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kamuoyuna tanıtılan Milli Tarım Projesi bitkisel ve hayvansal üretim alanlarına birtakım yenilikler getiriyor. Projenin bitkisel üretim ayağını Bitkisel Üretim Genel Müdür Vekili Mesut Akdamar tüm detaylarıyla WebTarım TV’ye anlatmıştı. Hayvancılık Genel Müdür Vekili Osman Uzun ise hayvancılık sektöründe uygulanmak üzere alınan kararları bizlere aktardı.
Hayvancılık Genel Müdür Vekili Osman Uzun yaptığı yazılı açıklamada Milli Tarım Projesi’nin hayvancılığa ne gibi katkıları olacağını anlattı.
1 - Milli Tarım Projesi hayvancılığa neler getiriyor, özetle aktarabilir misiniz?
Günümüzde dünya nüfusunun yüzde 40'ı tarım sektöründe istihdam edilmektedir. Özellikle az gelişmiş toplumlarda daha belirgin olmakla birlikte yoksulların yüzde 75'inin birincil geçim kaynağını tarım sektörü oluşturmaktadır. Buna karşılık her yıl 1,4 milyar ton gıda israf edilmekte, 34 ülkede gıda, 80 ülkede su sıkıntısı çekilmektedir. En çarpıcı olan nokta ise dünyada en yüksek gelire sahip yüzde 20'lik dilimde yer alan insanlar, toplam gıda üretiminin yüzde 77'sini tüketmektedir. Bugün 7,5 milyara yaklaşan dünya nüfusunun 2050'de 9,5 milyara ulaşacak olması beslenme için zaruri olan tarımsal üretimin yüzde 60 oranında artırılmasını gerektirmektedir.
Dünyadaki bu gelişmeler ışığında Milli Tarım Projesi’nin esas amacı gıda güvenliğimizi garanti etmektir. Bu kapsamda üretim artışını sağlayacak planlamanın yapılması, üretim kayıplarının azaltılması, yapısal sorunların giderilmesi, üretici gelirlerinin artırılması, tarımda dış ticaret hadlerinin iyileştirilerek tarımsal hasılamızın artırılması bu projenin misyonudur.
Milli Tarım Projesinin ikinci bölümünü oluşturan “Hayvancılıkta Yerli Üretimi Destekleme Modeli”; artan kırmızı et talebini karşılamak, damızlık üretimini geliştirmek, meraları rasyonel kullanmak, hayvan hastalıklarıyla etkin mücadele etmek, buzağı ölümlerini önlemek, süt üretiminde sürdürülebilirliği sağlayarak ihracat odaklı büyümek için yeni bir bakış açısı ortaya koymayı amaçlayan tedbirleri içermektedir. Bu sayede ülkemiz ihtiyaçlarına göre hayvancılık politikalarına farklı bir yaklaşımla hayvancılıkta yerli ve yeterli üretim hedeflenmektedir.
2 - Milli Tarım Projesi hayvancılıkta yerli üretimi destekleme modelini getiriyor. Bunun detayları nelerdir anlatabilir misiniz?
Hayvancılıkta en önemli girdiyi hayvan besleme oluşturmaktadır. Karlı bir hayvancılık için en ucuz ve önemli besleme kaynağını meralar oluşturmaktadır. Bu kapsamda mera varlığı, yetiştirici kültürü ve iklim yapısına uygun olan 30 il “Mera hayvancılığı yetiştirici bölgesi” olarak belirlenmiştir. Bu illerimiz ülkemizdeki toplam mera varlığının yüzde 56’sını, büyükbaş hayvan varlığımızın yüzde 36’sını oluşturmaktadır. İllerin tespitinde; mera potansiyeli, hayvan varlığı, yetiştirici kültürü, yağış rejimi, iklim verileri dikkate alınmıştır.
Proje ile meralarımız, hayvancılık yapmak ve ıslah etmek şartıyla uzun süreli kiraya verilecektir. Bunun yanında yetiştirici bölgesinde et sığırcılığına uygun 200 başa kadar düve alımına yüzde 30 hibe programı uygulanacaktır. Projenin en önemli ayağını ise programlı aşıları yapılmış 4 aylık her buzağı için 750 TL destek verilmesi oluşturmaktadır.
Hayvancılıkta kaliteli ve üstün verimli damızlıkların kullanılması karlı bir yetiştiricilik için hayvan besleme kadar önemlidir. Milli Tarım Projesi ile Damızlık Düve Üretim Merkezleri Kurulması sağlanacaktır. Proje kapsamında, 32 ilimizde en az 500 baş kapasiteli damızlık gebe düve üretim merkezleri kurulacaktır. İllerin tespitinde; damızlık hayvan sayısı, çiftçi örgütlerinin kurumsal kapasitesi, hayvan sağlığı ve hastalıklarla mücadele etkinliği, damızlık sığır ihtiyacı dikkate alınmıştır.
Proje ile belirlenen illerde damızlık düve üretim ahırlarının yapımı, alet-ekipman alımı ve damızlık hayvana yüzde 50 hibe verilecek olup ülkemizin damızlık ihtiyacı bu merkezlerden temin edilecektir.
Kırmızı et üretiminde sığır etini ikame edecek tek ürün küçükbaş hayvan etidir. Küçükbaş hayvancılıkta gerek hayvan sayısındaki artış gerekse verimdeki kazançlar ile kırmızı ette arz güvenliğine önemli katkı sağlayacak potansiyel bulunmaktadır. Bu amaçla Damızlık Koç-Teke Üretim Merkezleri Kurulması Projesi uygulanmaya başlanacaktır. Proje ile 26 İlde en az 500 baş kapasiteli Damızlık Koç-Teke Üretim Merkezleri kurulacaktır. Üretim merkezlerinden elde edilecek kaliteli ve yüksek verimli damızlık koç ve tekeler, küçükbaş hayvancılık işletmelerinin damızlık ihtiyaçlarını karşılayacaktır. Proje illerinin tespitinde; ırk dağılımı, ülke ihtiyacı, iklim verileri, mera varlığı, yetiştirici kültürü, hayvan sayısı, ıslah çalışmaları ve çiftçi örgütleri dikkate alınmıştır. Proje kapsamında damızlık üretim ağıl yapımına, alet-ekipman alımına ve damızlık hayvana yüzde 50 hibe verilecektir.
Manda yetiştiriciliği ülkemiz coğrafyası için önemli ve değerlidir. Tüketicilerin manda eti ve süt ürünlerine özel bir ilgisi bulunmaktadır. Damızlık Manda Üretim Merkezleri Kurulması Projesi ile ülkemizin damızlık manda ihtiyacı karşılanacaktır. Projede 11 İlde en az 150 baş kapasiteli Damızlık Manda Üretim Merkezleri kurulacaktır. Ahır yapımına, alet-ekipman alımına ve damızlık hayvana yüzde 50 hibe verilecektir. İllerin tespitinde; ülke ihtiyacı, yetiştirici kültürü, hayvan sayısı, ıslah çalışmaları, çiftçi örgütleri dikkate alınmıştır.
Şap hastalığı ile etkili bir şekilde mücadele gerçekleştirilecek, bu kapsamda öncelikle Trakya bölgesinde elde edilen aşılı arilik statüsü geliştirilerek “aşısız arilik” statüsüne kavuşturulacaktır. Yürütülecek çalışmalarla Güney Marmara, Ege, Batı-Orta Karadeniz’in tamamı ile Akdeniz ve İç Anadolu bölgelerinin büyük çoğunluğunun 2019 yılında, 2023 yılına kadar diğer tüm bölgelerde aşılı arilik statüsünün elde edilmesi hedeflenmektedir. Ayrıca hayvan nakillerinin sağlıklı yürütülmesi için 7 ayrı noktada hayvan dinlendirme ve kontrol merkezleri yapılacaktır.
Proje kapsamında; hastalıklardan kaynaklı ekonomik kayıplar azalacak, hayvancılıkta daha sağlıklı ve kaliteli üretim sağlanacak ve hayvansal ürün ihracatı artacaktır.
3- 25 ilde tüm aşıları yapılmış, 4 ayını doldurmuş buzağılara 750 lira destek verileceği; ahır, ağıl yapımının da yüzde 50'sinin devlet tarafından karşılanacağı açıklandı. Bu tip desteklerle hedeflenen ne ve bu hedefe ulaşılabilecek mi, görüşünüz nedir? Bu iller neye göre belirlendi?
Daha öncede bahsedildiği gibi mera varlığı, yetiştirici kültürü ve iklim yapısına uygun olan 30 il “Mera hayvancılığı yetiştirici bölgesi” olarak belirlenmiştir. Bu illerimiz ülkemizdeki toplam mera varlığının yüzde 56’sını, büyükbaş hayvan varlığımızın yüzde 36’sını oluşturmaktadır. İllerin tespitinde; mera potansiyeli, hayvan varlığı, yetiştirici kültürü, yağış rejimi, iklim verileri dikkate alınmıştır. Burada esas olan öncelikle kırmızı et üretiminde ülke ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. Bu da öncelikle hayvan sayısının artırılmasıyla mümkün olacaktır. Buzağı ölümlerinin en büyük kısmı doğumdan sonraki ilk aylarda gerçekleşmektedir. Burada hayvanlarımızın programlı aşılarının yapılarak salgın hastalıklarla mücadele edilirken 4 ay sonunda sağlıklı buzağısı bulunan yetiştiricilerimizin emekleri boşa gitmemiş olacaktır. Buzağıların bakım, besleme ve sağlık koruma ile ilgili giderleri de bu destek sayesinde fazlasıyla karşılanmış olacaktır.
4 - Meralar, hayvancılık yapmak isteyenlere ıslah yapma şartıyla cüzi miktarlarla kiraya verilecek. Bu sistemin işleyişi nasıl olacak?​
Meraların kullanma hakkı hayvancılık yapan yetiştiricilerimiz ait olmakla birlikte bu yerler devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Meraların kullanılması ve kiralanmasına ilişkin işlemler 4342 Sayılı Mera Kanunu ile belirlenmiştir. Buna göre meraları kullanma hakkına sahip olan köylerde mera komisyonunca ihtiyaç fazlası mera bulunduğu tespiti halinde ihtiyaçtan fazla çıkan kısım, ihtiyaç içinde bulunan çevre köy veya belediyelerle hayvancılık yapan özel veya tüzel kişilere kiralanabilir. Ayrıca bu Kanun kapsamında mera olarak belirlenmesine rağmen verimsiz ve ıslah edilmek suretiyle mera olarak kullanılabilecek alanlar, gerekli ıslah işlemlerini taahhüt eden özel ve tüzel kişilere kiralanabilir. Bu sayede örnek olarak mevcut haliyle 1000 küçükbaş hayvana yeterli olmayan bir mera, onu ıslah şartıyla kiralayan müteşebbis tarafından ıslah edildikten sonra belki 5 katına kadar yani 5000 küçükbaş hayvana yetebilecek kapasitelere ulaşabilecektir. Önümüzdeki dönemde bu konularda daha etkili çalışmalar yürütülecektir.
5 - Başbakan tek başına üretmenin yetmeyeceğini, üretimin kaliteli de olması gerektiğine işaret etmişti. Kalite nasıl artırılacak, ne tür çalışmalar yapılması hedefleniyor? Örneğin Et ve Süt Kurumu’nun piyasaya etkin bir şekilde müdahale edeceği de açıklandı, bunu da değerlendirebilir misiniz?
Burada yapılacak en önemli çalışmaların başında kırmızı et üretiminde kesim standardı ve karkas sınıflamasına geçilecek olmasıdır. Dünyada sığır etinde birçok farklı sınıflandırma işlemi yapılmaktadır. Ülkemizde bu alanda TSE tarafından yürütülmekte olan standartlar bulunmasına rağmen bunlar ihtiyaridir. Yani bu standartların uygulanması zorunlu değildir. Proje ile ülkenin her yerinde aynı sınıflandırma uygulanacak ve piyasalar düzenlenmiş olacaktır. Bunun hayvan kesimlerinde uygulanan farklı yöntemler özellikle üreticilerimizin önemli kayıplarına sebep olmaktadır. Bakanlığımızın ilgili birimlerince bu konulardaki sorunların giderilmesi planlanmaktadır.
Bunun yanında süt üretiminde “Anlık süt kayıt sistemi” uygulamasına geçilecektir. Bu sayede herhangi bir süt işletmesinde üretilen süt çiftlikten fabrikaya kadar sağıldığı andan itibaren takip edilebilecektir. Süt piyasası daha etkili bir şekilde izlenirken ürün kalitesindeki artışla yurt dışı pazarda rekabet seviyesine katkı sağlanacaktır.
Süt üretimi, üretimin doğası gereği bahar aylarında artan doğumlar ve yeşil yemleme döneminin başlamasıyla yıllık ortalamaların üzerinde miktarlarda üretilmektedir. Bu dönemde süt üretiminin artmasıyla çiğ süt fiyatlarında ciddi düşüşler meydana gelmekte, bazı bölgelerde süt sanayicileri süt fazlası olduğu gerekçesiyle sütü üreticiden almama yoluna gidebilmektedir. Bu dönemde arz fazlası süt miktarı okul sütü programı ve arz fazlası sütün süt tozuna çevrilmesini desteklemektedir. Bu konuda yaşanan aksaklıklar, 2016 yılından itibaren süt piyasasında etkin bir şekilde görev yürüten Et ve Süt Kurumu’nun (ESK) uygulamaları ile düzenlenmektedir. Gerek spekülatif etkilerle fiyatı düşürülen, gerekse üretim fazlası olduğu için üretici elinde bırakılan çiğ süt ESK tarafından alınarak süt tozuna çevrilmekte ve öncelikle ihracatta kullanmak üzere talep eden gıda imalatçılarına yurtdışı piyasa fiyatlarından satışı sağlanmaktadır. Uygulamanın ilk yılında müspet etkiler net olarak görülmüştür.
6 - Başbakan 400 bin buzağı ölümüne dikkat çekerek hayvan hastalıklarıyla mücadelede gerekli başarının sağlanamadığını kaydetti. Öte yandan hayvancılıkta ari bölgelerin yaygınlaştırılacağını da vurguladı. Bu ari bölge konusunu ve hayvan hastalıklarıyla nasıl mücadele edileceği hususunu açıklar mısınız?​
Daha önce izah edildiği üzere buzağı ölümlerinin en büyük kısmı doğumdan sonraki ilk aylarda gerçekleşmektedir. Buzağı ölümlerinde işletmelerinin altyapı sorunları yanında yetersiz ve bilinçsiz bakım ve besleme de etkili olmaktadır. Burada hayvanlarımızın programlı aşılarının yapılarak salgın hastalıklarla mücadele edilirken 4 ay sonunda sağlıklı buzağısı bulunan yetiştiricilerimizin emekleri boşa gitmemiş hatta emekleri ödüllendirilmiş olacaktır. Buzağıların bakım, besleme ve sağlık koruma ile ilgili giderleri de bu destek sayesinde fazlasıyla karşılanmış olacaktır. 400 bin buzağının et üretimine kazandırılması halinde kırmızı etteki arz açığının bir kısmı buradan karşılanırken ekonomiye de olumlu katkısı olacaktır. Ülkemizde hayvan hastalıklarının ve en başta şap hastalığının önemli üretim kayıplarına yol açtığı herkesçe bilinmektedir. Bu konuda bir strateji belirlenerek 2023 yılında ülkemizin bütün bölgelerinde aşılı arilik statüsüne ulaşılması hedeflenmektedir.