Bakan Çelik AK Parti Siyaset Akademisi'nde konuştu

11 October Tuesday, 2016
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Afyon'da AK Parti Siyaset Akademisi'nin açılışında açıklamalarda bulundu.
Bakan Çelik AK Parti Siyaset Akademisi'nde konuştu

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Afyon’da AK Parti Siyaset Akademisi’nin açılış törenine katıldı. Çelik burada yaptığı konuşmada gündemdeki konularla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

20. yüzyılın bir vahşet yüzyılı olduğunu söyleyen Çelik, geçen yüzyılda iki büyük dünya savaşı yaşandığına dikkati çekerek bu savaşlarda milyonlarca insanın öldüğünü aktardı.

Çelik, 21. yüzyılın ise bu vahşetten sıyrılma yüzyılı olarak belirlendiğine işaret ederek şöyle konuştu:

"Ama ne yazık ki 21. yüzyılın da aynı yüzyılın taklitlerine sahne olduğunu ibretle izliyoruz. İkinci Dünya Savaşı geride kaldı. Ortadoğu'daki gelişmelere baktığımız zaman Üçüncü Dünya Savaşı'nın ayak sesleri geliyor. Restleşmeler, medeniyetleri ve yolları tüketenler, farklı sesleri yükseltmeye başladılar. Medeniyet çatışması gündemde. Aleni çatışmasıyla dünya karşı karşıya. Ne Bağdat'ı ne Şam'ı görüp ilham almak artık mümkün değil, bu anlayışlardan dolayı. Akdeniz'i 'aldeniz' haline getirdiler. Denizimizin adı ak ama kana buladılar. Binlerce insan denizlerin rengini değiştirmeye başladı."

Okutamıyoruz, bilim adamı yetişmiyor

Medeniyet diyenlerin bu tabloyu oluşturduğunu dile getiren Çelik, şunları söyledi:

"Birleşmiş Milletler, 'Toplam 34 ülkede açlık var' diyor. 'İnsanlar gıdaya ulaşamıyor' diyor. Gıdaya erişimde sorun var, 800 milyon insan aç. 1 milyarın üzerinde insan yoksul. 2 milyar insan açlık ve yoksullukla mücadele ediyor. Dünyada 62 zenginin serveti 3,5 milyar insanın servetine eşit. Birilerinin artıkları, birilerinin lüks sofrası oluyor. Birinin çöpe attığı, diğeri için bulunmaz bir nimet oluyor. Böyle bir dünya olur mu, bu dünyada huzur olur mu? Bu dünyada barış, dostluk ve kardeşlik olur mu?" 

Çelik, üniversite düzeyinde okullaşma oranının Müslüman coğrafyasında yüzde 25 olduğunu belirterek gelişmiş ülkelerde ise bu oranın yüzde 74 düzeyinde gerçekleştiğini aktardı.

Sorunun nerede olduğunun görüldüğüne dikkati çeken Çelik, şöyle devam etti:

"Okumak... Kim okuyor? Okutamıyoruz, bilim adamı yetişmiyor. Düşünmüyoruz. Düşünme, okuma, sonunda da felaketi bekleyeceksin yani. Onun için öz eleştiri son derece önemli. Şimdi soruyoruz kendimize, bu DAEŞ terör örgütünün bu coğrafyada ne işe var Allah aşkına? Allah adına masum insanları katleden, bu zalim örgüt, terör örgütü, bizim havzamıza nasıl geldi diye hayretle bir birimize soruyoruz."

Vatana ihaneti, hizmet diye takdim ediyorlar

Medeniyetlerin yerine insanların reforme edilmesi gerektiğini belirten Çelik, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Devlet yönetimine sızacak ve içeriden kemirerek devleti ele geçirme gayreti içerisinde olan FETÖ çıktı karşımıza. Hiç kimsenin bu düzeyde tahmin edemediği, bir acayip, garip, şeytanın bile aklına gelmeyecek şeytanlıkları yapan bir örgüt ki en tehlikelisiydi. Niye en tehlikeli? Çünkü sinsiliği ibadet sayan bir örgüt. Böyle sapık bir yapıyla biz karşı karşıya kaldık. Hedefe ulaşmak için her yolu mübah diyor. Bu iktidarı ve devleti ele geçirmek için hangi yol olursa olsun 'O yolu deneyin ve yapın' diyor. Kural ve yasak yok mu, hiçbir şey yok. O hedef için her şey mübah diyebilecek bir örgüt ile karşı karşıya kaldık."

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı olarak boş toprak kalmaması için çiftçilere toprakları kiraya verin çağrısında bulunduğunu anımsatan Çelik, şunları kaydetti:

"Toprağınızı kiraya verin de aklınızı falan kiraya vermeyin. Akıl, en çok muhafaza edilmesi gereken şeydir. Aklın muhafazası bizim inancımızda son derece önemlidir ama ne yazık ki binlerce insanın aklı çelinmiş ve kiraya verilmiş bir tabloyla bizi karşı karşıya bıraktılar. Şimdi, İslam dünyası olarak mutlaka bir değişime ve dönüşüme ihtiyacımız var. Hani bir söz vardır, taş devri taşlar bittiği için değil kafalar değiştiği için bitmiştir. Biraz kafalarımızı değiştirmek durumundayız. Bizi üzen, sıkıntıya sokan ve mahcup olduğumuz tablolardan kurtulmanın yolu hep beraber kafamızı değiştirmekten geçtiğini ifade ediyorum. Bu olup bitenler bizi Ortaçağ'a çekmeye çalışmaktadır. Bu tabloyu görmemiz gerekiyor. Bu üzüntü veren ve kahreden tablo. Bunları açıkça konuşmamız gerekiyor. Batı vicdansızlığa, samimiyetsiz ve vicdansız yoluna devam ederse bizim medeniyetimiz İslam âlemi de aklını kullanmamaya devam ederse dünyayı çok ağır felaketler bekliyor. Umuyoruz ki biz özellikle kendimizi ilgilendirdiği için söylüyorum, aklını kullanan, bilimin öncülüğünde üzerine düşeni halkına, milletine karşı yapan bir yönetim ve milletle bütünleşme anlayışını hızlı bir şekilde gerçekleştiriyoruz."