15 yıl aradan sonra toplanan III. Tarım Orman Şurası en geniş katılımlı sektör istişare toplantısı oldu. 21 komisyonun çalışmaları sonunda ortaya çıkan sonuç bildirgesini ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açıkladı.
III. Tarım ve Orman Şurası’nın sonuç raporunu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açıkladı.
Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen 3. Türkiye Tarım Orman Şurası'na katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, alınan kararların öneminden bahsederek, asıl önemli olanın alınan kararları hayata geçirmek olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “15 yıl aradan sonra ‘ortak akıl buluşması’ temasıyla düzenlenen şurada sektörün tüm paydaşları eleştirilerini, görüşlerini, önerilerini özgür bir şekilde ifade etme imkânı buldu. Oluşturulan 21 ayrı çalışma grubunda bitkisel üretimden hayvan sağlığına, desteklemeden gıda güvenliğine, orman hukukundan balıkçılık ve su ürünlerine, tarımda teknolojik dönüşüme kadar çok geniş bir yelpazede kısa, orta ve uzun vadeli stratejiler belirlendi. Ayrıca ülkemiz tarım ve ormancılığını geliştirmek, sıkıntılarına çözüm bulmak için şuraya 50 binin üzerinde görüş iletildi. Bunun yanında 81 ilde düzenlenen toplantılara sektörle ilgili 7 bini aşkın insanımız katıldı. Bu özellikleri ile 3. Tarım ve Orman Şurası, şimdiye kadar en geniş katılımlı şura olarak kayıtlara geçti. Gerek şura sırasında sektör temsilcilerinin, gerekse dijital platformlarda halkımızın dile getirdiği her bir görüşün başımızın üzerinde yeri vardır. Biz ülkemize dair her meselede istişare kültürüne daima önem veren bir kadroyuz. 3. Tarım ve Orman Şuramızın temel ilkesi de yine istişare olmuştur. Şurada alınan kararlar milletimizin, uzmanların, sektör temsilcilerinin ve şu anda milletin evinde sizlerle birlikte bu çalışmayı yapmak bizim geleceğimizi aydınlatacak en önemli adımdır. Uzaktan eleştirmek yerine konuya bizzat dahil olan, kanaatlerini bizimle paylaşan herkese teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Karar almanın önemli olduğunu, asıl meselenin alınan kararları takip edip hayata geçmesini sağlamak olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uygulamaya ve politikaya dönüşmeyen her karar ne kadar güzel, ne kadar güçlü olursa olsun havada kalmaya mahkumdur. Çiftçimizin, üreticimizin, tarım emekçilerimizin hakkını ancak bu şekilde ödeyebiliriz. Türk tarım ve ormancılığını çok daha ileriye taşımak istiyorsak, ortak akılla şekillendirdiğimiz şura kararlarını ortak akılla uygulamaya koymamız gerekiyor. Hayvancılıkla birlikte gerek süt ve mamullerinde, gerek et ve mamullerinde atılacak adımlarla bu sektörde sizler çok ciddi sınavları veriyorsunuz. Cumhurbaşkanı olarak Türk tarımını geliştirecek, Türk çiftçisini geliştirecek kararların yakın takipçisi olacağız. Dün akşam Ziraat Bankası Genel Müdürümüz ile etraflıca görüştüm, Ziraat Bankamız inşallah çiftçilerimizle ile çok daha etraflıca, geniş kapsamlı ve kredide bu güne kadar alışılmışın dışında bir dayanışmayı sürdürecektir. Belki de sizlerle ortaklığa gidecek, bu tür adımları atacak. Biz artık istiyoruz dışarıdan Kurban Bayramlarımızda, şurada burada hayvan ithali yapmayalım. Bu konuda atılmış çok kararlı adımlarımız var. İnşallah Anadolu ana olarak görevini yerine her alanda getirecek” şeklinde konuştu.
“Milletimizin gıda güvenliğini garanti altına almak milli güvenlik meselesi haline gelmiştir”
Dünyanın iletişim ve ulaşım teknolojilerinde yaşanan ilerleme sonucunda çok büyük dönüşüm geçirdiğini, hayatın her alanında teknoloji devriminin olumlu veya olumsuz yansımalarına şahit olunduğunu belirten Erdoğan, 15-20 yıl öncesine kadar üzerinde yetirince durulmayan iklim değişikliği, obezite, göç, gelir adaletsizliği, kuraklık, kürese ısınma gibi pek çok meselenin bugün artık insanlığın ana gündem maddeleri haline geldiğini belirtti. Coğrafi konumu veya gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun tüm ülkelerin bir şekilde bu sorunlarla yüzleştiğini söyleyen Erdoğan, “İklim değişikliği sadece dünyayı en fazla kirleten gelişmiş devletleri değil, Afrika kıtasındaki fakir ülkeler başta olmak üzere tüm insanlığı etkiliyor. Biz de bu olumsuzluklardan etkilenen ülkeler arasındayız. Yüce Allah’ın tüm insanlığa emaneti olan tabiat, özellikle batılı büyük şirketler eliyle tarihte belki de hiç olmadığı kadar hoyratça kullanılıyor, adeta talan ediliyor. Verimli tarım alanlarının azaldığı, su kaynaklarının kıtlaştığı, denizlerin kirlendiği, iklimlerin değiştiği, hava olaylarının öngörülemez hale geldiği ürkütücü bir dönemin içindeyiz. Bu yeni dönemin alametifarikaların biri de topağın, suyun, tarım alanlarının stratejik önemi ve rekabetinin artmasıdır. Geçtiğimiz asırda yer altı kaynakları için yürütülen mücadelenin aynısı bugün tarım alanları ve su kaynaklarının kontrolü için veriliyor. Gelişmiş ülkeler gıda güvenliklerini ve geleceklerini garantiye almak için olağanüstü çaba harcıyor. Tarım arazisi ve su kaynakları bakımından zengin birçok Afrika ve Güney Amerika ülkelerinin istikrarsızlıkla boğuşmasının sebeplerinden birisi budur. ‘Ambarın anahtarı kimin elindeyse güç de onun elinde olur’ derler. Milletimizin gıda güvenliğini garanti altına almak her ülke gibi Türkiye için de milli güvenlik meselesi haline gelmiştir. Temel tarım ürünlerinde dışa bağımlı olmak en az savunma sanayinde dışa bağımlılık kadar tehlikelidir. Kıtaların ve çıkar mücadelelerinin kesiştiği bölgede yer alan bizim gibi bir ülke için bu asla göze alınamayacak bir risktir. Tarım politikalarımızı işte bu gerçeklerin üzerine bina ediyoruz. Ülkemiz için güvenlik riski oluşturacak hiçbir adıma şimdiye kadar müsaade etmedik, asla da müsaade etmeyeceğiz. Yine bu anlayışla iktidara geldiğimiz günden beri, tarım alanlarımızın geliştirilmesine, su kaynaklarımızın korunmasına, orman varlığımızın güçlendirilmesine önem veriyoruz. Tarımsal üretimi ekonomik boyutunun çok ötesinde stratejik bir sektör olarak değerlendiriyoruz. Bundan sonra da aynı hassasiyetle yolumuza devam edeceğiz. Türk tarımını küresel tarım ve gıda şirketlerinin güdümüne sokacak her türlü teşebbüsün karşısındayız. Tarım topraklarımızın miras yolu ile bölünmesini gelin birlikte engelleyelim. İktidara geldiğimizden bu yana hep bunun gayreti içindeyiz, bunu engelleyelim istiyoruz. Özellikle tarımda bu bölünmeyi engellediğimiz zaman hep birlikte ailece de güç kazanırız, milletçe de güç kazanırız. Çiftçimize her türlü araç, gereç, gübre, tohum desteği verelim, ürünlerin en iyi şekilde değerlendirilmesini sağlayalım. Bu konuların hepsinin arkasındayız, yanındayız. Ama Türk tarımını küresel şirketlerin sadece kar odaklı çalışan çarkı içinde ezdirmeyeceğiz. Tarımda milli güvenliğimize özellikle öncelik vermeyen her türlü projeye, her türlü dönüşüme karına zararına bakmaksızın karşı olduğumuzu altını çizerek bir kez daha ifade etmek istiyorum” açıklamasında bulundu.
Kadın çiftçilerle yakından ilgilenen Cumhurbaşkanı Erdoğan üretici kadınlarla tek tek fotoğraf çektirdi.
“Beş yıl 25 yıla ışık tutsun istiyoruz”
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli de şuranın başarısının geniş katılımdan kaynaklandığını vurguladı.
Bakan Pakdemirli, tarım ormanın gıda, su ve nefes olduğunu ifade ederek, "Yani varlığı hayat, yokluğu yok olmak demektir. Tarım, su ve orman ekonomik katkısı, sosyal katkısı, çevresel katkısı yüksek bir sektör olarak sadece bireysel yaşamı değil, ulusal ve uluslararası yaşamı da ifade eder. Bu nedenle tarım orman yalnızca yemek, içmek ve nefes almak terimlerini ifade etmez. Çünkü tarım orman; aynı zamanda bir ülkenin ekonomisidir, sanayisidir, geleceğidir" ifadelerini kullandı.
Dünyada ve Türkiye'de tarım ve ormancılığın durumuna değinen Bakan Pakdemirli, "Dünyada ve Türkiye’de durum nedir diye bakacak olursak zor bir ev ödevimiz var. Küresel tehditler yakın, global tehlikeler kapıda. Mesela 2050’de dünya nüfusu 10 milyarı, Türkiye nüfusu 100 milyonu geçecek, gıda ihtiyacı dünyada ve Türkiye’de yüzde 50 artacak, iklim değişikliği her geçen gün etkilerini ve şiddetini artırmakta, küresel ısınma, dünyanın tabii kaynaklarını etkileyecek boyutta. Bunlar dünyada ve bizde ne gibi sorunlara neden olur? Örneğin gıda güvenliğine
bağlı sorunlar artabilir, sanayiye hammadde teminine yetişemeyebiliriz, artan nüfus yeterli ve dengeli beslenemezse iş gücü kaybına, refah kaybına ve hastalıklara neden olabilir. Bunlarla birlikte giderek artan global rekabet, rakip ülkelerin tarım ve istihdam politikaları, açlık, israf ve obezite, hepsi bizleri yakından ilgilendiriyor. Yani zor bir ev ödevimiz var. Bir avuç toprak, bir damla su kaybetme lüksümüz kesinlikle yok. Fakat iyi haber, ülke olarak fırsatlarımız çok, gücümüz var, aklımız ve teknolojimiz var" ifadelerini kullandı.
"Politikalarımızın ana eksenini rekabetçi, örgütlenmiş ve sürdürülebilir bir üretim modeli oluşturmaktadır"
Politikalarının ana eksenini rekabetçi, örgütlenmiş ve sürdürülebilir üretim modelinin oluşturduğunu aktaran Bakan Pakdemirli, "Türk çiftçisi, kadim geleneği içerisinde dünyanın en rekabetçi ürünlerini üretebilecek güce sahiptir. Bu gücü uluslararası pazarda daha fazla değer görecek ürünler için kullanmalıdır. Bu da ancak uzun vadede sürdürülebilir bir iş modeli, 'doğru fiyatla, doğru girdi temini' ve ürünün doğru pazarlara ulaştırılması ile mümkündür. Bunun için örgütlenme konusunda, dünyanın gelişmiş ülkelerinin seviyesine gelmek, bizim için artık zarurettir" diye konuştu.
"Tarım orman sektörümüz 2019 yılı ilk altı ayında yüzde 2,3 büyüdü"
Türkiye'nin tarım orman sektöründe iddialı bir konumda olduğunu kaydeden Bakan Pakdemirli, şunları kaydetti:
"Katma değeri yüksek ürünlerimizin çok olması rekabet avantajımızı artırıyor. Ürünlerimize iç ve dış pazarda artan bir talep var. Asya’dan Avrupa’ya bizim topraklarımız, bizim hava sahamız, bizim denizlerimiz, boğazlarımız kullanılarak geçiliyor. Yani tarihi İpek Yolu'nun kalbi bu topraklarda atıyor. Artan gıda talebini karşılayabilecek bir gençliğimiz, eğitimli bir insan kaynağımız var. 2018 yılında tarım orman sektörlerinin milli hasılaya katkısı yüzde 5.8’dir. Tarım orman sektörümüz 2018’de yüzde 1,9, 2019 yılı ilk altı aylık dönemde ise yüzde 2,3 büyümüş ve diğer sektörlere göre pozitif bir büyüme göstermiştir. Bu da hükümet olarak verdiğimiz destekler ve yaptığımız yatırımların en değerli sonuçlarındandır. Dünyada yaşanan hem ekonomik olumsuzluk hem de iklim değişikliklerine rağmen sektörümüz son 17 yılın 14’ünde büyüyerek, sürdürülebilir gelişmesini devam ettirmiştir. Bitkisel üretimimiz son 17 yılda yüzde 20 arttı. 68 milyon büyükbaş ve küçükbaş hayvan varlığımızla Avrupa’da ilk sırada yer almayı başardık. 2019 yılı ilk 6 ay verilerine göre büyükbaş hayvan varlığını 1 milyon artışla 18,2 milyona,
küçükbaş hayvan varlığını ise 4 milyon artışla 50 milyona çıkardık."
"45 dakika şarj ile 7 saat aralıksız çalışabilen elektrikli traktör prototipini geliştirdik"
Türkiye'nin dünyada orman varlığını artıran nadir ülkelerden biri olduğunu ifade eden Bakan Pakdemirli, 2023 yılına gelindiğinde dünya nüfusu kadar fidan dikeceklerini kaydederek şöyle konuştu:
"Dünyada orman varlığını artıran nadir ülkelerden biri olarak 2023 yılına geldiğimizde dünya nüfusu kadar fidan dikerek 7 milyar fidanı da toprakla buluşturmuş olacağız. Son 17 yılda suyun yönüne göre hareket eden değil, suyun akışına yön veren politikalar izledik ve bu kapsamda baraj sayımızı yüzde 205, sulama tesis sayımızı yüzde 76 oranında artırmış olduk. Teknik ve ekonomik olarak sulanabilir 8,5 milyon hektar arazinin 6,6 milyon hektarını sulamaya açtık. Ülkemiz 44 milyar dolarlık tarımsal hasıla ile dünyada ve Avrupa’da lider ülkelerin arasındadır. Son 17 yılda yıllık ortalama yüzde 2,72’lik büyüme ile birçok Avrupa ülkesini geride bıraktık. Türkiye’nin tarım orman alanındaki başarı hikâyesini gelecek nesillere taşımak, bundan sonra az önce saydığım küresel gelişmelerden dolayı daha zor olacak. O yüzden şimdi tedbir almalıyız. Verdiğimiz destekler ve elbette çiftçimizin eli, yetiştiricimizin emeğiyle 195 ülkeye bin 690 tarımsal ürün ihraç ederek, tarımsal ihracatımızı, 2018 yılında 17,7 milyar dolara çıkardık. 4,8 milyar dolar cari fazla vererek, net ihracatçı bir ülke olduğumuzu ortaya koyduk. 2020 yılını Tarım ve Orman Bakanlığının dijitalleşme yılı olarak tasarladık. Üreticimizin en önemli sorunu olan mazot kullanımını azaltmak ve çevreci yaklaşımları benimsemek için yüzde 100 yerli ve milli 45 dakika şarj ile 7 saat aralıksız çalışabilen çevre dostu ve sessiz elektrikli traktör prototipini geliştirdik. Hayvancılıkta her türlü hayvan kayıtlarının tutulması için hassas tarım tekniklerinden faydalanıp verimliliği arttıracak akıllı küpe (Hayvan Takip Platformu) geliştirme çalışmalarına başladık. Sadece bu küpe sayesinde Türkiye’de döl verimliliğinin yüzde 10 artması mümkün. Bu da yüzde 5’e varan bir hayvan varlığı artışı demektir. Bilginin her yerde olduğu gibi tarımda da getirisi büyük. Dijital değer zinciri projesi ile tarımsal kayıtlılığımızı sağlayacağız."
"Son 17 yılda çiftçimize toplam 139,4 milyar lira destek verdik"
Hükümet olarak verdikleri desteklerle çiftçiyi ve üreticiyi koruduklarını belirten Bakan Pakdemirli, "Biz daima verdiğimiz desteklerle çiftçisini ve üreticisini koruyan bir hükümet olduk. Bu doğrultuda çiftçilerimize ve üreticilerimize 2002’de 1,8 milyar lira destek veriyor iken, 9 kat artışla 2019’da destekleri 16,1 milyar liraya çıkardık. Son 17 yılda çiftçimize toplam 139,4 milyar lira destek verdik. 2019 yılında 12 yeni destek ve 32 desteğin de birim fiyatında artış sağladık. Bakanlığımız 2020 yılı bütçesinin yüzde 54,5’ini tarımsal desteklere ayırdı. Böylece 2020 yılında ise 2019’a göre desteklerimizi yüzde 36,7 arttırarak, yaklaşık 22 milyar liraya çıkarmış olduk. Ayrıca aile işletmeciliğinin sürdürülebilirliğini sağlamak için kadın ve gençlerde girişimciliğin desteklenmesi adına hibe ve teşviklerde pozitif ayrımcılık yaptık. 2020’de de bu desteklerimize devam edeceğiz" dedi.
"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemimizle beraber hem destek hem müdahale ile çiftçimizin yanında olduğumuzu gösterdik"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın desteğiyle desteklerle çiftçilerin yanında olunduğunu vurgulayan Bakan Pakdemirli, "2002’den önceki yıllarda da müdahale fiyatları vardı. 2002’den sonra desteklemelerle çiftçimizin yanında olduk. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemimizle beraber hem destek hem müdahale ile çiftçimizin yanında olduğumuzu gösterdik. Bu kapsamda 2019 üretim sezonunda fiyatlarımızı hasat öncesinden açıkladık. Ekmeklik buğday fiyatını yüzde 29 arttırarak tonunu bin 350 liraya, Arpa fiyatını yüzde 33 arttırarak tonunu bin 100 liraya çıkardık. Fındıkta Giresun kalite kabuklu fındık alım fiyatı kilogramda 17 lira, çekirdeksiz kuru üzüm alım fiyatını kilogramda 10 lira ve yaş çay fiyatını kilogramda 2,90 lira olarak açıkladık. 2018 yılında litrede 1,70 lira olarak belirlenen çiğ süt tavsiye fiyatını, 2019 Kasım ayında yüzde 35 artırarak 2,3 lira olarak belirledik" ifadelerini kullandı.
"Biliyoruz ki gıdayı kontrol eden, dünyayı da kontrol eder"
Gıdayı yöneten gücün dünyayı da kontrol ettiğini söyleyen Bakan Pakdemirli, dünya genelinde tarımın stratejik bir öneme sahip olduğunu belirterek, "Biliyoruz ki gıdayı kontrol eden dünyayı da kontrol eder. Dolayısıyla başta da belirttiğim tehditlere maruz kalmayı önleyecek tedbirlerle yeni dünya düzenine uygun, modern tarım politikalar üretme ihtiyacı aşikardır. Hemen hemen tüm şehirlerimizde, çeşitli programlar vesilesiyle ziyaretlerde bulundum. Çiftçimizle tarlasında, üreticimizle serasında, yetiştiricimizle ağılında, balıkçımızla barınağında, Ayşe ninemizin evinde, Mustafa amcamızın bağında defalarca bir araya geldik. İstedik ki inancımızın bir gereği, milletimizin kadim bir geleneği, tarım ormanın bereketli geleceği için birlikte konuşalım, birlikte planlayıp, birlikte yol alalım. Bu sebeple biz 'şura' dedik. Cumhurbaşkanlığı sistemi bize bu zemini hazırladı. Toplum da buna hazırdı. Bir beklenti vardı. Biz de gereğini yaptık ve halkımıza sorduk. Her zaman ifade ettiğimiz gibi dünyada tarım stratejik bir öneme sahip olup, en az savunma sanayi kadar önemlidir" şeklinde konuştu.
Tarım ve gıdada farkındalık ile dünyada tarımın stratejik öneminin artması, teknik birikimin ülke menfaatleri doğrultusunda değerlendirilmesi adına çiftçilerin refahı, tarımsal üretimin artışı, güvenilir gıdanın temini, doğal kaynakların sürdürülebilirliği, orman ürünlerinde üretim artışı, tüketicinin kollanması ilkelerini Tarım Orman Şûrası'ndaki ana hedef olarak belirlediklerinin altını çizen Bakan Pakdemirli, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu kapsamda Tarım Orman Şûrası'nın 17 Temmuz’daki ilk toplantısından bugüne kadar çok verimli 127 gün geçirdik. 81 ilimizin valilikleriyle, belediye meclis üyeleriyle, 50 binden fazla muhtarımızla bizzat temasa geçerek, 'bir fikrim var' diyen herkesin şûraya katkıda bulunmasını sağladık. Yine bu dört aylık zaman diliminde 10 binden fazla paydaş ile ortak akıl buluşmaları gerçekleştirerek, halkımıza dokunan, halkımızı anlayan bir anlayış ortaya koymaya çalıştık. Bu süreçte binin üzerinde toplantı ile yaklaşık bir milyon adam saatlik bir emek harcadık. 21 çalışma grubundaki yaklaşık 2 bin katılımcı ile son 3 gün boyunca yoğun toplantılar ve çalışmalar gerçekleştirildi. 2 bin sayfalık çalışma belgesi, 3 bin sayfalık taşra raporları, yüzlerce kamu ve özel sektör raporu oluşturuldu. Toplumun tüm kesimlerini kapsayan gelmiş geçmiş en geniş katılımlı şûra hedefiyle çıktığımız bu yolda 'Şûrada benim de sesim duyulsun' diyen herkes tarafından 'www.tarimormansurasi.gov.tr' web sitesi aracılığıyla ve 'birfikrimvar' hashtag’i ile 50 binin üzerinde görüş, öneri ve proje bildirildi. Bu veriler ışığında ortak akıl ve bilimin önderliğinde önemli bir yol haritası çizilerek ciddi bir akademik birikim elde edildi. Nihayet dün sonuç bildirgesi hazırlandı. İnşallah bu büyük birikim; sektör için önemli bir bilgi kaynağı olarak Cumhurbaşkanlığı Kütüphanesi arşivine kazandırılmış olacaktır."
"Tarım Orman Şurası komisyonlarında pek çok konu üzerinde duruldu"
Tarım ve Orman Şurası komisyonlarında pek çok farkı konu üzerinde durulduğunu aktaran Bakan Pakdemirli, "Tarım Orman Şûramızın komisyonlarında pek çok farklı konu üzerinde duruldu. Bu konular arasında su odaklı planlama dönemi, optimizasyon, örgütlenme, tarımsal hasıla artışı, tarımsal girdi ve etkin lojistik, finans ve pazarlama, sürdürülebilir orman ve su yönetimi, doğal kaynakların korunması, gıda güvenliği ve dengeli beslenme, kadın girişimci ve istihdam konuları öncelikli alanlar olarak belirlendi. Şûra sürecinde bazı konu başlıklarının ön plana çıktığını müşahede ettim. Şûranın tavsiyelerini hızlıca değerlendirdiğimizde bugün huzurlarınızda sorunların çözümüne dair tartışmak üzere başta çiftçilerimizi, üreticilerimizi, akademisyenlerimizi ve tüm paydaşlarımızı, somut bir öneriyi düşünmeye davet ediyorum. Ön plana çıkan sorunlar; planlama, girdiler, örgütler, finansman, gıda güvenliği, ulaşılabilir fiyatlar ve tarımsal üretimin pazarlanması olarak sıralanabilir. Çözüm önerisi; üretici örgütleri aracılığıyla yapılacak sözleşmeli üretime, finans kurumları, piyasa alıcıları tarafından girdi finansman desteği verilmesine dayanıyor. Biz de bakanlık olarak bu modeli destekliyoruz. Tarımsal desteklerde alternatif bir yol olarak ortaya koyacağımız bu modelle, çiftçimiz, üyesi olduğu kooperatifle sözleşme yapacak. Kooperatif hasat vadeli sıfır faizle girdi temin edecek, ürünleri pazarlayacak. Yeni dönemde Bakanlık olarak, sözleşmeli üretim yapan üretici örgütlerini destekleyeceğiz. Yani çiftçimiz örgütü aracılığı ile sözleşmeli üretim yaparsa, tohuma gübreye para vermeden tarlasını ekecek. Ayrıca, çiftçimizin malını pazarlama derdi de ortadan kalkacak. Girdileri hasadından sıfır faizle mahsup edilecek. Bu modelin samimiyetle tartışılmasını arzu ediyor, şûramızın ilk somut çıktısı olmasını diliyorum" dedi.
"Bir sonraki şûranın tarihi de komisyon tarafından '2024' yılı olarak tavsiye edilmiştir"
Günümüze kadar düzenlenen tüm şuraların faydalı olduğunu kaydeden Bakan Pakdemirli, bir sonraki Tarım Şurası'nın "2024" yılında yapılmasını planladıklarını belirterek, "Bugüne kadar düzenlenen tüm şûralar faydalı olmuştur. Bu şûralarda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Türkiye tarımı bu sayede ayaktadır. Bu şûranın farkı, tavsiye kararları sonrasında biz ilk 2 aylık süreçte yol haritamızı belirleyecek ve ardından uygulama aşamasında mevzuat, bütçe, zaman, insan kaynağı ve etkin iş birliği kıstaslarını dikkate alarak bir eylem planı ortaya koyacağız. Böylece başta çiftçilerimiz olmak üzere önümüzdeki çeyrek asrın yol haritasını birlikte çizmiş olacağız. Şûranın takip sürecini ciddiyetle yöneterek, çıkacak olan eylem planının uygulanması konusunda yasal veya kamusal her türlü tedbiri alacağız. 'Benim de bir fikrim var' diyerek ben de şûranın açılış töreninde bir sonraki Tarım Orman Şûrası'nın tarihinin belirlenmesini teklif etmiştim. Haber geldi. Bir sonraki şûranın tarihi de komisyon tarafından '2024' yılı olarak tavsiye edilmiştir. Biz 5 yılı planlayarak; 5 yıl 25 yıla ışık tutsun diyoruz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin sinerjisi ile ilk kez bu kadar geniş katılımlı ve verimli bir şurayı hep birlikte
idrak ediyoruz. Bu şûra ile vatandaşlarımızla beraber çözüm üretmenin ve kararlar almanın bir örneğini birlikte oluşturma başarısı gösterdik. İnşallah her beş yılda bir, halkımızın yine büyük teveccüh gösterdiği şuralarda buluşmayı hedefliyoruz" ifadelerini kullandı.