Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik Çanakkale'de Ulusal Peynir Çalıştayı ve Tarım Sektörü Ortak Akıl Toplantısı'na katıldı.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik Çanakkale'de katıldığı etkinliklerde yaptığı konuşmalarda önemli açıklamalarda bulundu.
Bakan Çelik Çanakkale'de ilk olarak Ulusal Peynir Çalıştayı'na katıldı.
Çelik, burada yaptığı açıklamada "190'ın üzerinde peynir çeşidi olan bir ülkenin ürünlerinin dünya piyasalarında yeteri kadar yer bulmadığını tespit ettik. O halde yapmamız gerekenler var." dedi.
Bakan Çelik ayrıca süt ve süt ürünlerinin tarımın en önemli alt sektörlerinden olduğunu vurguladı.
Her şeyin modasının geçtiğini, çağların değiştiğini fakat ne olursa olsun tarımın öneminin hiçbir zaman değişmediğini anlatan Çelik, "Türkiye'de 19 milyon ton süt üretimi gerçekleşiyor. Bunun yarısı, yaklaşık 9 milyon tonu sanayide işleniyor ve 5 milyon ton sütle de 660 bin ton peynir elde ediyoruz. Bu çalıştay, bu kapsamda çizebileceğimiz potansiyelimiz açısından son derece önemli. 46 bin ton peynir ihracatı, 10 bin ton da peynir ithalatı gerçekleştiriyoruz. İhracatımız da 150 milyon dolarlık bir değer elde ediyoruz." dedi.
Çelik, potansiyele göre ihracatın yeterli düzeyde olmadığına dikkati çekerek, "Bu potansiyelin daha çok ihracat, pazarlarda daha çok yer alması gerektiği gerçeğiyle karşı karşıyayız. Türkiye'de 190'ın üzerinde peynir çeşidi var ama dış piyasalarda bu çeşitlerimizin yeteri kadar karşılık bulup bulmadığını sorguladığımızda, 190'ın üzerinde peynir çeşidi olan bir ülkenin ürünlerinin dünya piyasalarında yeteri kadar yer bulmadığını da tespit ettik. O halde yapmamız gerekenler var." ifadelerini kullandı.
Bu konuda markalaşmanın önemine değinen Çelik, ürünlere coğrafi işaretleme yapılması için zaman kaybedilmemesi gerektiğini bildirdi.
"Gıda konusunda herkes işin profesörü kesiliyor"
Kimyasallarla fazla haşır neşir olan toprağın sofralara yansımasının, insanları hastanelere taşıdığını dile getiren Çelik, şunları kaydetti:
"Bu çerçevede, Peynir Üretim Tebliği'ni 2015'te yayınladık. Geçtiğimiz ayda da çiğ sütün marketlerde nasıl satılabileceğiyle ilgili bir tebliğ yayınladık. Gıda konusu gelince herkes işin profesörü kesiliyor, herkes konuşuyor. Elinde kalem olan herkes de yazıyor. Maşallah ne kadar biliyorlar ne çektiğini ne tür zahmetlerle bu ürünü piyasaya sürdüğünü. Hangi alın terini akıtarak, hangi maddi imkânları heba ederek, harcayarak, sofralarına bu ürünün getirildiğini dikkate almadan çala kalem 'o yenir, bu yenmez' ifadelerle maalesef sektöre çok büyük bir darbe vurduklarının ya farkındalar veya başka amaçlarla, başka imkânlar elde ederek, kendi nefisleri için kendi geleceklerini kurtarmaya ama sektörü baltalamaya dönük adımlar atıldığını ibretle izliyoruz."
"Olmadık değerlendirmeler yaptılar"
Çelik, tüketimi talep çerçevesinde artırmak amacıyla çiğ sütün nasıl satılacağıyla ilgili "Çiğ Sütün Arzına Dair Tebliğ"i belirlediklerini ifade ederek, "Bu tebliğle ilgili olmadık değerlendirmeler yaptılar. Referandum sürecini bile bu işin içine katanlar oldu. Referandumla bile irtibatlı hale getirdiler sütü, peyniri maalesef sağlıklı gıdaya erişim noktasında atılması gereken adımları bile hazmedemeyen veya anlamayan zavallılar, bu konularla ilgili gelişi güzel değerlendirmeler yaptılar, yapmaya devam ediyorlar. Bunlar önemli değil." değerlendirmesinde bulundu.
"Çin pazarına ürün vermenin yolları aranacak"
Tarıma bakışta değişime ihtiyaç olduğunu ifade eden Çelik, tarımı küçümseyen, öteleyen bir anlayıştan bir an önce kurtulunması gerektiğini vurguladı.
Çelik, yukarıdan bakmak için bakan olunmadığını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Artık uluslararası pazarlarda, ekmek ağızda değil, aslanın midesinde. Oradan da pazar payı alacaksınız. Nasıl alacaksınız? Peynir, süt, süt tozu, bitkisel ürünler, meyveler, sebzeler, nasıl dünya pazarlarında nasıl yer alacak? Yer alabilmesi için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olarak iş forumları başlattık ve 6 ülkeyle iş formu yaptık. Nedir iş forumu? Gidiyorsunuz İran'da 250-300 iş adamımızla, onlardan da 250-300 iş adamı katılıyor ve birlikte imkânlarınız neyse konuşuluyor, paylaşılıyor ve bağlantılar kuruluyor. Bu iş forumlarının sonuncusunu Afrika kıtasıyla yaptık."
Afrika'nın tarımda çok geride olduğunu ve Türkiye'nin deneyimlerine ihtiyaç duyduğunu aktaran Çelik, "Afrika ülkelerine eğer bizim iş adamlarımız, el atabilse hem üretim hem pazara mal sürme konusunda son derece büyük imkanlar var. Üretebilirsiniz ama pazarınız yoksa bir şey ifade etmez." dedi.
Çelik, mayıs ayı içinde Çin'e gideceğine de değinerek, Çin pazarına süt tozu, meyve ve sebze vermenin yollarını arayacaklarını söyledi.
Çalıştaya, Bakan Çelik'in yanı sıra Çanakkale Valisi Orhan Tavlı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Mehmet Daniş, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Yücel Acel, Çanakkale Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Üzen ve ilgili daire ve kurum müdürleri katıldı.
Faruk Çelik, Peynir Çalıştayı'nın ardından Çanakkale Valiliğini ziyaret etti. Çelik ve beraberindekiler daha sonra Halk Bahçesi'nde kurulan peynir tadım stantlarında yörede üretilen peynirlerin tadına baktı.
Bakan Çelik Çanakkale'deki programının devamında "Tarım Sektörü Ortak Akıl Toplantısı"na katıldı. Çelik burada yaptığı konuşmada, dünyada 800 milyon aç, 1 milyar yoksul insan bulunduğunu, 39 ülkede ekmeğe, gıdaya 80 ülkede de suya erişimde sorun yaşandığını belirtti. Bu tablonun, geleceğin dünyasını gösterme açısından son derece önemli olduğunu vurgulayan Çelik, "Dünyada üretilen gıdaların yüzde 77'sini yüzde 20'lik kesim tüketiyor. Üretilen yüzlük bir birimde bunun yüzde 77'sini yüzde 20'lik kesim tüketiyor, yüzde 80'ine ise yüzde 23'lük gıda kalıyor. Dengesizlikler her alanda almış başını gidiyor. Bu durum tabii ki sorunları da beraberinde getirecek. Şimdi insanlık sorunları yaşıyor." diye konuştu. "Biz merhamet medeniyetinin temsilcileriyiz" Çelik, Türkiye'nin bulunduğu bölgede de sorunları yaşandığını belirterek, şöyle devam etti: "3 milyon Suriyeliyi misafir etmişiz. Onlara ekmek veriyoruz. Ne yapacaksınız, başka yolunuz yok. Suriyelilerden şikâyet edenler de çıkıyor karşımıza. Ne yapalım? Denizlerde boğulmalarını başkaları gibi izleyelim mi? Biz merhamet medeniyetinin temsilcileriyiz. Yani atılan bombaları görüyorsunuz. Artık utanmadan sıkılmadan bebeklerin, çocukların nasıl katledildiğini izleyerek durmamız mümkün değil. Mutlaka bu vahşete karşı durmak ve en azından insanların bu vahşetten korunmalarıyla ilgili elimizden gelen gayreti göstermek adına buradaki 3 milyon sığınan vatandaşlara sahip çıkmak gayreti içerisindeyiz." "Bağımıza, bahçemize, ağılımıza, ahırımıza sahip çıkalım" Bu sorunun yalnız Suriye'de değil dünyanın her yerinde yaşandığına işaret eden Çelik, şunları kaydetti: "Afrika'da bugün Somali'de 5 milyon insan açlıkla karşı karşıya, günlük ekmeği temin edemiyoruz ve 14 milyon insan Afrika'da açlıkla yüz yüze. Tarım kesimine diyorum ki uğraştığınız alan son derece önemli, kıymetli ve değerli. Dün de değerliydi bugün de değerli ama gelecekte daha da değerli olacak. Onun için bağımıza, bahçemize, ağılımıza, ahırımıza sahip çıkalım. Önümüzdeki 2030 yılına kadar 700 milyon insan yerlerinden hareket edecek, başka yerlere göç etmek zorunda kalacak. Şu anda 3 milyon insan bize geldi diye dünya kadar kıyamet kopuyor. Avrupalılar 'Bize 100 bin Suriyeli gelirse halimiz ne olacak?' diyorlar ya 700 milyon insan yerinden hareket edecek. Onun için bazen Sayın Cumhurbaşkanı'mız diyor ya 'Dünya 5'ten büyüktür.' diye. Öyle köşklerde oturup kendi kafanıza göre kurallar koyarak dünya insanlığı idare etmek mümkün değil. İdare edilemiyor artık. O sistemler eskidi. Yeni bir bakış açısına ihtiyaç var." Çelik, bilginin, emeğin, sermayenin kitle imha silahları için, insanları yok etmek için değil insanları ihya etmek için kullanılması gerektiğini vurguladı. "Damızlık üretim merkezleri oluşturduk" Yerli hayvancılığı öne çıkaracak çalışmalar yaptıklarına da değinen Çelik, "Şimdi 400 ila 500 bin hayvan ithal ediyoruz, 'etmeyelim arkadaşlar', bu olmuyor, Türkiye için uygun değil. Bu ithalat sadece bugün değil, 1970'de 80'de 90'da da var. Cumhuriyet'in kuruluşundan itibaren var." dedi. Milli tarımda kendi kendine yeten bir hayvancılık sistemini, kendi halkının sofrada beklediği eti, sütü üreten bir hayvancılığı desteklediklerini anlatan Çelik, yeni bir modelle milletin karşısına çıktıklarını belirtti. Çelik, bu modelde 30 ilde mera hayvancılığı yetiştiricisi bölgesi ilan ettiklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "38 ilde damızlık düve merkezi, 31 ilimizde damızlık koç ve teke merkezi, 13 ilimizde de damızlık manda üretim merkezleri oluşturduk. Amacımız, kültür ırk değimiz verimli ırklardan oluşan bu merkezlerden hayvancılık yapacaksanız bu soyu belli olan hayvanlardan kültür ırkından aldığı verimli hayvanlardan uygun fiyata aldığı aracısız aldığı hayvanlarla hayvancılığı devam ettirsin istiyoruz. Bu merkezler Türkiye'nin her yerinde oluşmaya başladı. Çok ciddi destekler var. 4 bin liraya hayvan alıyorsan damızlık merkezine 2 bin lirasını biz ödeyeceğiz. O da üreticiye yani hayvancılık yapacak vatandaşa satarken piyasanın altında bir fiyatla satacak. Böylece ucuz mal temin eden hayvancılıkla uğraşan kardeşimiz inanıyorum ki daha hevesle, şevkle ve daha çok kazanacağı anlayışıyla hayvancılığı daha da geliştireceğiz." "Sütte sorun yaşamıyorsanız hayvancılıkta da yaşamazsınız" Hayvancılığın gelişmesinin sütle yakından ilgili olduğunu vurgulayan Çelik, "19 milyon ton sütümüz var. Süt eğer yerini buluyorsa, sütte sorun yaşamıyorsanız hayvancılıkta da yaşamazsınız." değerlendirmesinde bulundu. Çelik, bu çerçevede Et ve Süt Kurumu olarak ilk kez süte müdahale ettiklerini anımsatarak, yeni pazar arayışlarının devam ettiğini kaydetti. "Milli Tarım Projesi çok önemli" Milli Tarım Projesi'ne de değinen Çelik, Cumhuriyet'in kuruluşunun 100. yılı olan 2023'te tarımsal hasılayı 150 milyar dolara, tarımsal ihracatı da 17 milyar dolardan, 40 milyar dolara çıkarmayı hedeflediklerini bildirdi. Çelik, sivil toplum örgütleri, çiftçiler, üreticilerle yapılan görüşmelerle milli tarım projesinin hazırlandığını kaydetti. Çelik, Türkiye'nin ihtiyacının ve nerede neyin üretileceğinin planlandığı projenin, geleceğin Türkiye'si açısından önemini vurguladı. "Toprağı koruyacağız" Çelik, toprakta sıkıntı olduğunu, üreticilerin bilinçli hareket etmesi gerektiğini belirterek, "Kimse üreticiye 'Toprağa bu kadar kimyasal ilaç kullanılmaz.' dememiş. Ne kadar çok gübre atarsan verim daha yüksek olur zannediyor. Tam tersi ne kadar çok su verirsen, o kadar verim elde edilir zannediliyor. Yok, öyle bir şey" diye konuştu. Toprağın kalitesinde ciddi sorunlar olduğunu belirten Çelik, toprağı korumak gerektiğini kaydetti. Çelik, "Çanakkalemizde ovalarımızı ilan ettik. Çanakkale'de tarım alanlarına 'tarımsal sit alanı' diyoruz. Oraya çivi çaktırmayacağız. Şu anda 200'ü buldu." dedi. "İstikrarlı yapı Türkiye'ye çok şey kazandıracak" Türkiye'de peş peşe birkaç seçim yapıldığını, arkasından referandum geldiğini anlatan Çelik, "Şimdi bu yeni dönemde inşallah 2019'dan sonra 5 yılda bir seçim olacağı için 5 yıl herkes işine bakacak. Yani seçim seçim, her yıl hakikaten devlet bundan ciddi bir şekilde zarar görüyor. Ama 2019'da yeni sistemde seçim olacak. Devletin başkanı seçilecek. Hükümet kurulacak. Bir de 2024'te seçim olacak. Yani 4 ya da 4,5 sene herkes işine bakacak. Bu istikrarlı yapı Türkiye'ye çok şey kazandıracak." ifadelerini kullandı.